ANTİK ÇAĞLARDAN ORTA ÇAĞA VE MODERN DÖNEME EMEKLİLİK
Emeklilik kavramı, tarih boyunca toplumların ekonomik yapıları, sosyal düzenleri ve kültürel anlayışlarıyla birlikte şekillenmiş; sınıfsal farklılıkların ve toplumsal gelişmelerin en somut göstergelerinden biri olmuştur. Günümüzde modern sosyal devletlerin sunduğu haklar ve sosyal güvenlik sistemleriyle anladığımız emeklilik, aslında yüzyıllar içinde evrilmiş, kurumsallaşmış ve demokratikleşmiştir.
Antik Dünyada Emeklilik: Ayrıcalık ve İlk Sistemler
Antik çağlarda emeklilik, genellikle ayrıcalıklı sınıflara özgü bir lükstü. Roma İmparatoru Diocletianus’un MS 305’te tahttan çekilip Dalmaçya’daki sarayında bahçıvanlık yaparak geçirdiği yıllar bu ayrıcalığın sembolüdür. Onun, “Kendi ellerimle ektiğim lahanayı görebilseydiniz, hiçbir servet bu huzurla değişilmezdi” sözü, emekliliğin maddi güvenceden çok kişisel huzur ve dinginlik arayışı olduğunu gösterir.
Bununla birlikte, antik Roma’da askerler için organize emeklilik uygulamaları mevcuttu. Lejyonerler 25 yıllık hizmetlerinin ardından “missio causaria” adı verilen onurlu bir terhisle emekli olur, genellikle toprak tahsisi gibi maddi destekler alırlardı. Bu, tarih boyunca kurumsal emekliliğe verilen ilk örneklerden biri olarak kabul edilir. Öte yandan, köylüler, zanaatkarlar ve köleler için resmi bir emeklilik sistemi yoktu; çoğunlukla hayatları boyunca çalışmak zorundaydılar ve yaşlandıklarında ailelerinin desteğine muhtaç kalıyorlardı.
Orta Çağda Emeklilik
Orta Çağ’da emeklilik anlayışı yavaş yavaş........
© Günışığı Gazetesi
