NAN’IN ANAYURDUNDA NAN’A MUHTAÇLIK!
İşte Diyarbakır’a çok uzak değil, kırk dakika hepi topu 60 kilometre mesafede kuzey batıda ilçesi Ergani yakınlarındaki, biz Kürtlerin “Kot ê ber çem” dediğimiz, Türklerin ise birebir Türkçeleştirerek “Çayönü” adını yakıştırdığı, arkeolojideki adı da “Hilar” olan yerleşkenin kadim sakinleridir o buğdayı her yıl yeniden üretilerek biz fanilere armağan eden.
Hem sade buğday mı? Değil tabii ki, arpa, nohut ve mercimeği de. Koyun, keçi, at ve domuzu da ehlileştiren onlar. Yetmezmiş gibi ilk topluluk içinde yaşam kültürünü, yani köy yerleşkesini hayata geçiren de onlar. Yakınlarındaki bakır yataklarından bakır madeninden ilk mutfak araç gereçlerini akıl edip yapanlar, yani bakırı da ilk işleyenler onlar. Daha fazlasını merak eden, hazır şehre gelmişken Suriçi, İçkale’deki Arkeoloji Müzesi’ne gidip, gezip görerek inceleyebilir.
Mevzu uzun, biz ana hikayeden sapmayıp yine Nan’a, ekmeğe gelelim. Batılı........
© Güneydoğu Ekspres
