Bir dertleşme yazısı…
Liseden, Kars’tan, Erzurum’dan, üniversiteden, STÖ’lerden dostlarla buluştuk. Ortak konumuz mu? Değerlere özlem! Konuş dediler! Susmadım…
Dedim ki; Bizim kuşağın kendimizle olan dertlerimizin başında başarmak geliyor. Verdiğimiz sözleri eksiksiz yerine getirmek ve o sözleri tutabilmek geliyor. Hırsla, adanmışlıkla, sınırları zorlayan bir özveriyle hayatı kolaylaştırma, yazma, konuşma, paylaşma, tutkumuz geliyor. Yüzlerine bakınca; Sözlerimin bakışla onaylandığını görüp, düşüncelerimde yalnız olmadığımı anladım…
Dedim ki; Hepimizin O’nun ışık saçan mavi gözleri, aydınlık gülüşü, derin bakışları her 10 Kasım’da karşımıza dikilir. Ülkesi için yokluğu, yoksulluğu, hastalığı, göğüsleyen ödünsüz kimliği gelir önümüze dikilir! Cumhuriyet ilkelerini yaşatmak için verdiği mücadele, kurucu devlet adamı sorumluluğuyla attığı dev adımlar gözümüzde canlanır. Ve bizler ondan aldığımız cesaret, bilimsel alt yapı ve umutla yaşımızı başımızı unutup cumhuriyeti savunmaya bir kez daha ant içer kendimizi hala 20 yaşında hissederiz. Çünkü O’nun izinden gitmek vicdan ve namus borcu olarak bizim kuşağa emanettir. Bu emanete gözümüz gibi sahip çıkarız, çıkmalıyız. Hele de her sorunda kilidin anahtarını açacak olan O’nun adımları ise bunu hiç unutmamalıyız. Çünkü gerçek yurtseverler eksilmeyen vatan sevgileriyle, ufuklara bakan gözleriyle, bir çift mavi göze verdikleri namus sözüyle; yapılanları sineye çekmeden, eyvallah demeden, “yönetim neylerse güzel eyler!” diye alkış tutanlara inat “her gecenin bir sabahı vardır!” diyerek yollarına devam edenlerdir…
Dedim ki; Bu buluşmada bir kez daha tarihe not düşelim. Böylece milli mücadelenin şah damarını, nefes borusunu görmezden gelenlere hatırlatmış olalım. Bir an geriye dönüp;
Atatürk’ün attığı büyük adımlardan önceki ülkeye bakalım; Teslim alınmış bir padişah! Dağılmış Osmanlı ordusu! İşgal altındaki Anadolu! Yoksul bir ülkeyle karşılaşırız…
Sonra da dönüp destansı adımlardan sonraki ülkeye bakarsak;........
© Gerçek Gündem
visit website