menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yaren Leylek ve Adem Amca; “Yaşayan bir masala dönüştü”

11 0
23.03.2025

Hiç kimseyi bu kadar çok beklemedik, onu beklediğimiz kadar. Çünkü bir insanı beklersek gelmeme ihtimali vardı, o ise başına bir iş gelmezse verdiği sözü tutar ve mutlaka gelirdi. Öyle de oldu; Yaren Leylek 14. kez Adem Amca’nın kayığına kondu ve yine hepimize bu gelişiyle umut oldu. Hep birlikte “İşte bahar şimdi geldi” dedik. Son zamanlarda kitlesel olarak hepimizi duygulandıran, mutlu eden ve umutlandıran başka bir şey de olmadı. Küçükken hepimizi leyleklerin getirdiğini anlatırlardı… Artık bu şehir efsanesi bile bizi mutlu ediyor, böyle leyleğe can kurban değil mi? Adem Amca ve Yaren Leylek geçen hafta kavuştular ve ben bu hikayenin nasıl geliştiğini detaylı öğrenmek istedim. Çünkü hepimizin umut dolu, güzel bir hikâye dinlemeye şu anda çok ihtiyacı var. Bu hikâyeyi başlatan yaban hayatı fotoğrafçısı Alper Tüydeş’e umut dolu hikâyeyi sordum.

“Aranızda leyleklerle ilişkisi olan var mı?”

Yaren Leylek Ve Adem Amca’nın hikayesi nasıl ortaya çıktı, siz nasıl keşfettiniz bu durumu ve tanık oldunuz?

Yaren Leylek ve Adem Amca hikayesi, bundan yaklaşık 9 yıl önce Leylek Festivali'nin hazırlıkları için Leylek Köyü'ne gittiğimde köy kahvesinde otururken, insanlarla sohbet ederken orada konu konuyu açınca “Burada aranızda böyle leyleklerle ilişkisi olan var mı? Bir şekilde alışmıştır, bahçesine giriyordur, evine giriyordur ya da çatısında leylek yuvası vardır, böyle ilginç hikayeler var mı?” deyince Adem Amca da karşımda oturuyordu, “Her sabah kayığıma konar leylek” dedi. Tabii orada benimle beraber köylüsü de inanmadı çünkü kimsenin haberi yokmuş bu durumdan. Adem Amca da şaşırdı “Sizin kayıklarınıza gelmiyor mu” diye. O zannediyormuş ki herkesin kayığına böyle bir şey oluyor, o yüzden söyleme gereği bile duymamış ve 5 yıl boyunca öyle beraber takılmışlar. Sonra ben de bu hikayeye canlı tanık olmak istediğimi söyleyince ertesi gün randevulaştık ve sabah gittiğimde Adem Amca'yı kayığında leyleğini beslerken bulmuştum. Birkaç gün üst üste gittim ve aynı durumu görünce aralarında zaten bir arkadaşlığın başlamış olduğunu deliliyle görmüş oldum. Ben de bu hikâyenin fotoğraflarını hem basınla hem sosyal medya aracılığıyla paylaştım. Aslında başlangıç süreci bu şekilde oldu. Ve günden güne kartopu misali büyüyen ve yeni takipçi kitlesini kendi oluşturan bir hikâyeye dönüştü. Yaşayan bir masala dönüştü diyeyim hatta.

“Temel uğraşım kuş fotoğrafçılığı, kuş gözlemciliği”

Tam 14 yıldır bu buluşmanın gerçekleşmesi çok acayip, siz bu durumu nasıl karşılıyorsunuz, gerçekten böyle bir şey olabilir mi?

Ben elbette insanlara bunun ilginç gelebileceğini ve ilgi göstereceğini düşünüyordum. Fakat tabii ki de bugün 2025 yılında bu kadar büyük bir etkiye sahip olabileceğini herhalde tahmin edemezdim. İlla ki bir kitlesi olur bu hikâyenin, illa ki takipçisi olur demiştim. Merak eden, bu hikâyeye gönülden bağlanan insanların olacağını düşündüğüm için zaten yıllarca, 9 yıl boyunca aralıksız bunu paylaştım. Çünkü ilk 3-4 yılında bu hikâye sadece Bursa ve Karacabey'de ses getiriyordu. Türkiye'de de böyle hatırlı bir elin parmaklarını geçmeyecek şehirden insanlar vardı belki de bu hikâyenin içerisinde. Fakat her yıl leyleğin gidişine ve gelişine şahit olmaya başladıkça insanların günden güne artan bir ilgisiyle karşılaştım. Ve bugün gerçekten Türkiye'nin gündemine oturdu. Bundan onur duyuyorum, mutlulukla ve gururla bahsediyorum. Çünkü temel uğraşım olan kuş fotoğrafçılığı, kuş gözlemciliğinde bu ana uğraşımla Türkiye'nin gündemine bir leyleği sokmuş olmak mutluluk verici. İnsanları çocukluğundaki gibi leylek görünce sevinen -ki hepimiz öyle büyüdük- o insanlara çocukluklarında yaşadıkları o mutluluğu hatırlatmış olmak ve bir leylek üzerinden aslında insanlara kuşların,........

© Gazete Pencere