“…flasyonlar” Ülkesi Canım Türkiyem
“Flasyon” eki, fiyat seviyelerindeki değişimleri ifade ederken kullandığımız ekonomi terimlerini oluşturan bir ek sadece. Yani pek çok ülke için öyle. Ama bizim içinde yaşadığımız bir gerçek.
Terim olmaktan çok hayat biçimi. Biri ile değil, ikisi ile değil, çoğunlukla neredeyse hepsiyle bir arada yaşadığımız bir dünya.
Yazımı okurken şöyle birkaç saniyeliğine gözlerinizi kapatıp, aklınızdan “… flasyon” ile biten terimleri geçirmenizi rica ediyorum.
Hımmm durun tahmin edeyim.
Enflasyonu bildiniz.
Deflasyon tanıdık geldi.
Stagflasyon duydunuz bir yerden.
Hiperflasyon en iyi bildiğiniz. Belli yaş üstünün çok iyi bildiği bir terim.
Tahminim bu dördüne aşina olduğunuz. Ama daha bir sürü “…flasyonumuz” var.
Fiyatlar genel düzeyinin sürekli artması
Enflasyon durgunluk işsizlik
Kontrolden çıkan aşırı yüksek enflasyon
Enflasyon oranının düşüş eğilimine girmesi
Tarım ürünlerinde anormal fiyat artışı
Fiyat değişmezken ürün miktarının azalması
Hizmet kalitesinin düşmesi
Şirketlerin kâr için maliyet artışından fazla zam yapması
Vergi artışlarının fiyatlara yansıması
Sanıyorum ki; bunların pek çoğunu duymadınız. Yaşadıklarımızın üzerinden bir bir geçelim.
ENFLASYON: FİYATLAR GENEL DÜZEYİNİN SÜREKLİ ARTMASI
Başımızın belasından kurtulmak çok kolay aslında. İsteyip de düşüremeyen ülke olmadığı defalarca yazıldı, çizildi, söylendi. Rasyonel para politikaları, yapısal reformlar ve elbette güven duygusu ile çözüme kavuşabilecek bir sorun.
STAGFLASYON: ENFLASYON DURGUNLUK İŞSİZLİK BİR ARADA
Derin bir ahhh çektiğimiz nokta tam da burası. Durgunluk içinde yüksek enflasyon ve buna bağlı olarak artan işsizlik oranları ekonomik zorlukları derinleştirdi. Belimiz büküldü, belimiz. Çözüm yine yapısal reformlardaydı. Yapılmadı. Enflasyonu rasyonel olmayan politikalarla düşürmeye çalışmak yerine, işsizlikle mücadele öncelikli olmalıydı. Çalışamayan........
© Gazete Pencere
