menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Biri Bizi Gözetliyor!

23 0
27.07.2025

Jean Paul Sartre’ın birbiriyle bağlantılı ‘başkası’, ‘yabancılaşma’, ‘otantik varoluş’ ve nihayetinde ‘özgürlük’ kavramlarından son iki yazıda bahsetmiştik. Hatırlarsanız ‘başkasının bakışı’ otantik varoluşumuzu, dolayısıyla da özgürlüğümüzü tehdit ediyordu. O ‘bakış’ kimi zaman bir başka öznenin ‘ben’i gözetlemesi, kimi zaman ahlak adı altında toplumun ‘ben’i gözetlemesi, kimi zaman da kontrol hatta baskı aracı olarak devletin ‘ben’i gözetlemesi olabiliyordu.

Bakışın sahibi ister birey ister toplum isterse devlet olsun, ‘ben’ o bakışın iktidarı altındadır. İstediği gibi değil; bakanın talep ettiği gibi, onun normlarına uygun hareket etmeye başladığında, özgürlüğü de tehlikeye girer.

İşte buradan hareketle, bugün önemli bir kavram üzerine tartışmak istiyorum: ‘Panoptikon’.

GÖZETİM TOPLUMU

Antik Yunancadan gelen bu kavramı, felsefi anlamda kullanan ilk kişi, ünlü İngiliz düşünür Jeremy Bentham’dır. ‘Pan’ ön eki bütün anlamına geliyor. ‘Opticon’ ise gözlemlemek fiilinin Antik Yunancası. Yani herkesin gözlemlendiği bir düzenin metaforu.

Jeremy Bentham 18. yüzyılın sonlarına doğru bir hapishane modeli tasarladı. Bu mimari tasarımda, daire şeklinde bir binanın tam ortasında bir kule bulunur. Kulede gözlemciler bulunur ve daire şeklindeki binadaki hücrelerin tamamını görebilirler. Bu yapı sayesinde kuledeki gözlemciler mahkûmları gözetleyebilirken, mahkûmlar kuledeki gözlemcileri göremezler. Bu nedenle kulede biri olsun ya da olmasın, gardiyanların bakışlarını üzerlerinde hissederler. Sürekli gözlemlendiklerini düşünen mahkûmlar davranışlarına her zaman dikkat etme eğiliminde olurlar.

Bu mimari yapı, aslında sürekli gözetim hâlindeki toplumlar üzerindeki sosyal kontrolün ve disiplinin çok net bir metaforudur. Gözetleyebilen ama görünmeyen bir özne, müthiş bir gücü elinde bulunduruyor demektir. Artık fiziksel olarak bir gardiyanın kulede olup olmamasının bile bir önemi kalmamıştır. Mahkûmlar her an gözetim altında olabileceklerini bildikleri için asla özgür hissedemezler.

Fransız filozof Michel Foucault, ‘Panoptikon’ metaforunu modern toplumların hâlini ve bu toplumlarda süregiden iktidar ilişkilerinin işleyişini açıklamak için kullandı. Foucault'ya göre, günümüz toplumları ‘Panoptikon’un temel özelliklerini taşıyan bir ‘gözetim toplumu’na dönüşmüştür. Bireyler, görünmez bir otorite tarafından sürekli izlenme ihtimaliyle, kendi davranışlarını düzenlemeye ve iktidarın (gözetleyenin) normlarına uygun davranmaya zorlanırlar.

Bentham’ın bir gözetleyene (bakana) bile ihtiyaç kalmadan, bireylerin ‘öz disiplin’e sahip olmaları için ortaya attığı bu........

© Gazete Pencere