Önce uyardı sonra ayrıldı!
LUCA de Meo, son yılların en parlak otomotiv yöneticilerinden biri. Fiat’tan VW’ye, Seat’tan Renault’ya uzanan kariyerinde her girdiği markaya bir ruh, her dokunduğu modele bir hikâye kazandırdı. Ancak geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama, sadece Renault’dan değil, tüm otomotiv dünyasından ayrıldığını ilan etti. Gidiyor, hem de lüks moda devi Kering’e… Kimi bu kararı kişisel bir kariyer tercihi olarak okudu. Oysa satır aralarında çok daha fazlası var. De Meo aslında giderek daralan, kendi kendini boğan Avrupa otomotiv sanayisine bir tür veda mektubu yazdı. Belki de en sertinden: "Uyarımı yaptım. Dinlemediniz. Artık bu savaş benim savaşım değil."
LOKOMOTİF YÜK VAGONU OLDU
Avrupa’da otomotiv sektörü uzun yıllar boyunca sadece istihdamın değil, sosyal refahın, teknolojik ilerlemenin ve bölgesel kalkınmanın motoruydu. Bugünse o motor tekliyor. Çünkü AB’nin çevre dostu ulaşım hedefleri uğruna devreye aldığı regülasyonlar, artık birer sanayi politikası değil, sektöre yük haline geldi. Sıfır emisyon hedefi kağıt üstünde kulağa hoş gelse de, gerçek hayatta küçük ve uygun fiyatlı otomobilleri öldürüyor. De Meo’nun ifadesiyle, "Bugünkü kurallar büyük ve pahalı araçlar için yazılmış. Küçük otomobili yaşatmak istiyorsak, ayrı düzenlemeler şart."
2030’DA CLIO BİLE LÜKS OLACAK
De Meo'nun verdiği örnek çarpıcıydı; 2030’a kadar bir Clio’nun üretim maliyeti @ artacak. Üstelik bu artışın ,5’i yalnızca regülasyonlardan kaynaklanıyor. Bu, tüketici daha güvenli ya da konforlu bir araç alacak diye değil; daha fazla belge, daha karmaşık donanım, daha ağır batarya zorunluluğu nedeniyle gerçekleşiyor. Yani AB regülasyonları bir anlamda orta sınıfın otomobile erişimini sessizce........
© Gazete Pencere
