Siz de diri diri gömülmekten korkuyor musunuz?
Amerika’nın kurucu babası ve ilk başkanı George Washington, 14 Aralık 1799 gecesi ölüm döşeğinde malum sonu beklerken aklında tek şey vardı. “Diri diri gömülmemek!” Sekreteri Tobias Lear’a son talimatı “gömülmeden önce bedeninin en az iki gün bekletilmesi” oldu. George Washington, “canlı gömülme fobisi” (tafefobi) olan tek kişi değildi.
“Kendi cenaze törenim için tek dileğim diri diri gömülmemek” diyen Lord Chesterfield, “Beni kesmeleri için yemin edin, böylece canlıyken gömülmeyeceğim” diyen Frédéric Chopin ve “Açıkça dileğim şudur ki, ölümümden sonra damarlarım açılsın ve bu yapıldıktan sonra uzman doktorlar açık ölüm belirtilerimi doğrulasın. Ardından kalıntılarım yakılsın!” diyen Alfred Nobel de tafefobiden muzdarip görünüyor.
Dahası var... Arthur Schopenhauer, cesedinin gömülmeden önce “yeterince” çürüyebilmesi için, beş gün boyunca yer üstünde kalmasını istedi. Avusturyalı yazar Johann Nepomuk Nestroy’un, doktorların canlı bir insanla ölmüş birini ayırt edebilecek yetiye sahip olduklarına dair güvensizliği, cenazesinin herhangi bir yaşam belirtisini haber verecek bir sinyal sisteminin bulunduğu bir morgda iki gün boyunca açık bir tabutta bekletilmesinin ardından tabutunun kapağına çivi çakılmamasıyla sonuçlandı.
Danimarkalı masal yazarı Hans Christian Andersen de canlı gömülmekten ölesiye korkanlardan... Son günlerini Kopenhag’da iki arkadaşının evinde geçiren Andersen’in, son nefesini verirken arkadaşı Dorothea Moritz’den damarlarını kesmesini istediği biliniyor. Dorothea ise Andersen’e sıkça yaptığı şakayı yineliyor ve yanına “Görünüşe göre ölüyüm” yazan bir not bırakabileceğini hatırlatıyor. Andersen’in notu boynuna astığını söyleyen kaynaklar var.
Ölen/öldüğü sanılan kişinin canlı gömülmesine karşı alınan en yaygın önlem, kişinin gömülmemesi. Kestirme ve radikal bir çözüm gibi görünüyor. O dönemde öldüğü düşünülen kişiler, çürüme emareleri gösterene kadar gömülmüyor; çürüme, ölümün en kesin ve neredeyse tek kriteri kabul ediliyordu.
Wellington Dükü’nün gömülmek için bekletilmeyi vasiyet ettiği süreyse, o dönem için bile sınırları zorladı: Üç ay...
19. yüzyılın sonlarında inşa edilmiş, erken gömülenlerin çıkabilmeleri için çıkış kapakları olan bir mezar odası
Parmaklarını kemirenler, kazma kürekle gömülenler
Psikiyatrist Enrico Morselli’nin 1891’de Yunanca “taphos” (mezar) ve “phobos” (korku) sözcüklerini birleştirerek türettiği “Taphephobia” (canlı gömülme korkusu), tarih boyunca insanların yakasını bırakmamışa benziyor.
Bu tuhaf sayılabilecek korku, edebiyat ve halk anlatılarında da yer bulmuş ve zaman içerisinde bir takım efsanelerin de doğmasına kapı açmış. Örneğin “masticato mortuorum” (ölülerin çiğnenmesi) terimi, cesetlerin kendi kefenlerini ya da ellerini yiyebileceği inancına dayanıyor. Ancak sonrasında bu durum, parmak uçlarında hasar oluşturan kemirgenlerin faaliyeti ile açıklanmış.
Bu insanların ve daha nicesinin canlı gömülmekten duyduğu fobik korkunun ardında az da olsa rasyonel bir neden olsa gerek. Ölüm kriterlerinin net olmaması ve muayenenin dikkatli yapılmaması kişilerin ölü olup olmaması konusunda belirsizlik yaratıyordu. Galen, özellikle salgın hastalıklarda erken definlere karşı uyarmıştı. Hipotermi, koma durumları ve ilerlemiş nörolojik hastalıklar erken ölüm kararı riski taşıyordu ki günümüz adli tıbbi uygulamalarında da “yalancı ölüm” olarak tanımlanan bu tabloya karşı ölü muayenesi yapan hekimler uyarılır.
18. ve 19. yüzyıllarda ölümün gerçekten gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda yaşanan hararetli tartışmalar, ölümü doğrulamaya yönelik bazı “acayip” yöntemlerin geliştirilmesine neden oldu. Basın sürekli canlı gömülenler hakkında sansasyonel öyküler yayınlıyordu. Mezardan çıkarılan cesetlerin sözde burkulmuş, büzülmüş pozisyonlarına dayanarak, defin işlemlerinin ’unun ölüm gerçekleşmeden yapıldığını iddia ediyordu. Bu öykülerin hiçbiri doğrulanamamış olsa da, öldüğü düşünülen kişinin burun deliklerine yün tıkamak, ayak tabanlarını kesmek, kulaklarına böcek yerleştirmek ve ağzına sıcak idrar dökmek gibi yöntemler uygulanmaya başlandı.
Defin işleminin uzun sürmesi ve ölüme........
© Gazete Pencere
