Gençlerimizin Avrupa sevdası: Yağmurdan kaçarken…
Tülin Tankut
Gençlerimizin geleceğini yurt dışında aramaları günümüzde adeta moda oldu. Öyle ki, “evreka” coşkusuyla şahlananlar soluğu bir an önce “Evropa”da almanın düşünü kuruyorlar. Ama bakalım Avrupa onları istiyor mu? Örneğin Almanya, İngiltere , Fransa, İtalya ?
Avrupa’nın mahcemali’ne, makyajını silerek bakarsak durum hiç iç açıcı görünmüyor. Nisan sonunda İtalya başbakanı Giorgia Meloni, Türkiye- İtalya 4. Hükümetler Arası Zirvesi nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Roma’da yaptığı görüşmede Erdoğan’a teşekkür etti. Neden? Bayram değil, seyran değil… Cumhur İttifakı, göçmen sorununu Avrupa devletlerinin başına dert etmeden halletmişti de ondan. Ama Bayan Meloni, kadirbilmez çıktı ve daha görüşme son ermeden bizim televizyon kanalları İtalya’nın vizeyi kaldırdığını duyurdu ; ekranlarda şaşkınlık ve üzüntü içindeki yurttaşlarımızın, özellikle de iş adamlarımızın yakınmalarına tanıklık ettik. Kısa bir süre önce de AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyer’in bizim gibi ülkeler için biraz züğürt tesellisi tadındaki şu beyanını öğrenmiştik. Dünyanın her yerindeki bilim insanlarını ve araştırmacıları Avrupa’ya göç etmeleri için teşvik edecek girişimlerde bulunacaklarmış. Her şey apaçık ortada değil mi? Hani ayrımcılık, Avrupa “değerleri”yle bağdaşmazdı? Sözlerini tevil etmeye bile yanaşmıyorlar. Her şeyin farkındalar, bile bile lâdes! Peki, Avrupa değerleri kaldı m? 1996 yılında Türkiye ‘nin de imzaladığı Avrupa Sosyal Haklar Sözleşmesi’nin hiçbir maddesi bugün uygulanmıyor.
Gelelim asıl konumuza: Gençleri yurtdışı tercihlerinden ötürü eleştirmek kolay; ama önemli olan sorunlarını anlamaya çalışmak. İçinden geçmekte olduğumuz şu süreçte, onları ülkede kalmaya motive edecek ne var? Örneğin, eğitim sisteminde bir türlü yer alamayan (!) toplumsal cinsiyet eşitliği dersi. ( Oysa eğitimin her aşamasında, her kurumunda- asker, polis, din insanı v.d. okutulmalı) Kadına yönelik ayrımcılığın, şiddetin temelinde kadın –erkek eşitsizliği yatar. Dine dayalı gelenek göreneği, hukukun uygulamadaki yetersizliğini, işsizliği, yoksulluğu da buna ekleyebiliriz. Ve bu gerçeği cümle âlem bilir. Ama kadına şiddetin, cinayetlerin sonu gelmez! (Müslüman ülkelerde de kadınlar, neden Batı ülkelerine göç etmek istiyorlar acaba?)
Neoliberalizmin çığırtkanlarıysa dünya genelinde umut tacirliği yaptılar ; bireyciliği, bencilliği özgürlük diye pazarladılar. Teknolojinin içine doğan genç kuşaklar öncekilerden farklıydı. Gelişmiş iletişim teknolojisi sayesinde yurt içinde ve yurt dışında sanal........
© Gazete Manifesto
