“Rojava Devrimi” out, Amerikan barışı in
Suriye’ye dönük emperyalist-Siyonist müdahale ile birlikte ortaya çıkan tabloda yaşanan bir dizi yeni gelişme önem taşıyor. Bu gelişmeleri birkaç başlık çerçevesinde ele alacağız.
SDG – HTŞ ANLAŞMASININ DEĞERLENDİRİLMESİ
YPG’nin ya da daha geniş anlamda Suriye Demokratik Güçleri (SDG) komutanı Mazlum Abdi’nin şeriatçı HTŞ’nin başında bulunan Colani ile masaya oturarak sanki iki ayrı devlet başkanıymış gibi attıkları imza Suriye’de “Amerikan barışı”nın yeni boyutu olarak tanımlanmalıdır. Bunu açmak gerekirse şu noktalara işaret etmek yerinde olacaktır.
– Suriye’nin 2011 yılından itibaren tetiklenen bölünme ve parçalanma dinamikleri 2024 yılının son aylarına emperyalizm, Siyonizm ve Türkiye’nin HTŞ’yi Suriye yönetimine doğru ittirmesi; verili tabloda Rusya’nın alandan çekilmesi, İran’ın paralize edilmesi ve Suriye’deki Kürt güçlerinin objektif olarak bu durumun dışında ve izleyici kalmaları ile birlikte nihayete ermiştir.
– Ortaya çıkan tablo üniter, bağımsız ve seküler bir ülkenin parçalanması ve bundan yüz yıl öncesinden başlayarak günümüze kadar gelen Ortadoğu’daki emperyalist paylaşım planlarının BOP’un yeni aşaması olarak güncellenmesidir. HTŞ cihatçı bir terör örgütüdür ve şu anda Suriye’deki yönetim bu ekibin eline geçmiştir.
– Buradan çıkacak olan Suriye’nin çok kültürlülük, çok kimliklilik, çok millililik, çok mezheplilik ve çok dinlilik olarak tarif edilen kimlikler çerçevesinde adem-i merkeziyetçi bir yapıda şekilleneceği anlaşılmaktadır. Coğrafi olarak Lübnan ile Irak arasında yer alan Suriye’nin, yine bu iki ülkenin arasında bir tarzla idari, siyasi bir yönetime geçişi planlanmaktadır.
– İran’ın kendi sınırları içerisine ittirilmesi, İsrail’in Filistin’e dönük uyguladığı soykırımcı politikalar ve Lübnan’daki Hizbullah’a dönük saldırganlığı ile birlikte Suriye zaten bu planların uygulanması için elverişli bir duruma gelmiş idi. Sonunda da bir hafta içerisinde Baas iktidarının çöküşünü izledik.
– Yaşanan atomizasyonun toparlanması içinse başta İsrail, Mısır ve Türkiye olmak üzere bölgedeki ülkelerin masanın bir tarafında mutlaka olacakları; bunlarla birlikte başta HTŞ olmak üzere emperyalizmin aparatı olan cihatçı ve şeriatçı güçler ile on yıldan uzun süredir ABD ile askeri, siyasi ve ekonomik işbirliği içerisine girmiş olan Suriye’deki Kürt siyasi güçlerinin süreçte yer alacakları açık bir gerçektir.
– İşte bu öznelerin merkezinde Suriye’nin olduğu bir sürecin bileşenleri olarak attıkları adımların bütününün “Amerikan barışı” olarak tanımlanması önem taşımaktadır. Bunun somut ve önemli bir ayağının Mazlum Abdi ile Colani’nin masaya oturması ile ortaya çıktığını söylemek mümkündür.
– Amerikan barışının tek başına Suriye’deki Kürt yapılanması ile şeriatçı güçlerin masaya oturması olarak değerlendirilmesi eksikli olacaktır. Uzun yıllardır bahsi geçen güçler arasında objektif bir uyum olduğu bilinmektedir. Atılan imzalar ile birlikte malumun ilamı yapılmıştır. Amerikan barışı adını verdiğimiz çerçeve, bölgedeki tüm ülkeler olmak üzere, siyasi güçlerin emperyalist planlar ile uyumlu bir şekilde pozisyon almaları anlamına gelmektedir. Buna Türkiye ve AKP iktidarının da dahil olduğunu unutmamak gerekir.
– Amerikan barışı aynı zamanda kimi zaman kaos, kimi zaman katliamlar, kimi zaman ise göçler ve sürgünler anlamına gelecektir. Geçtiğimiz hafta Suriye’nin başta Lazkiye ve Tartus olmak üzere çeşitli illerinde Alevilerin katledilmesi ile ortaya çıkan durum bunun bir örneği olarak gösterilebilir.
“ROJAVA DEVRİMİ”NDEN ŞERİATÇILAR İLE İŞBİRLİĞİ ÇIKTI
On yıla yakın bir süredir Ortadoğu’da “Rojava devrimi” denilen bir olgudan bahsediliyor. 2011 yılında Suriye’de emperyalizmin desteğiyle silahlı “muhaliflerin” harekete geçirilmesi sonrasında Suriye Kürtleri tarafsız kaldı, dönemin Esad yönetimi ise Kürtlerin Baas yönetimine karşı durmaması için onlarla çeşitli anlaşmalar yaptı.
Ancak devamında süreç farklı yönlere doğru geliştikçe, Suriye’deki Kürt siyasi oluşumlarının ve özelde PYD’nin Amerikan işbirliğine girmesi Suriye’nin geleceği açısından önemli bir gelişme olarak vuku bulmuştur. Bu süreç Kürt siyasi çevreleri tarafından “Kürt yazı”, “statü elde edilmesi”, “Rojava devrimi” vb… şekillerde adlandırılmıştır. Özellikle liberaller ve Türkiye’deki “Kürtçü sol” oluşumlar bu sürecin üzerine atlayarak Türkiye’ye de örnek olacağını düşündükleri bir çizgiye geçmişlerdir.
On yıllık süreci isterseniz derinlemesine inceleyebiliriz. Ancak varılan noktanın parçalanmış Suriye tablosu üzerinden şeriatçı HTŞ ile Kürt siyasi hareketinin anlaşma imzalaması ve Suriye’nin geleceğine dair konuşmaları boyutuna gelmesi, üzerine çok düşünülmesi gereken bir konudur. Başta Lazkiye ve Tartus’ta Alevilerin HTŞ ve diğer cihatçı oluşumlar tarafından katledildiği bir tablonun üzerine bu anlaşmanın........
© Gazete Manifesto
