MAHCUBİYETİMİZ: DÜN BUGÜN VE YARININ SONUCUDUR!
Neden bu başlığı kullandığımı merak etmişsiniz diye düşünüyorum. Zira, dün bu günün temeli, bu günde ise yarının temelleri atılır. Gerek eylem ve söylemde, gerek sosyal ilişkilerde, gerek siyasi ve askeri stratejilerde; gerekse iktisadî, hukuki ve ekonomik durumlarda bu böyle uzayıp gider...
Söz söylenmediği müddetçe sahibinin esiridir, söylendikten sonra sahibi onun esiri olur; darb-ı meseli meşhurdur. Bununla alâkalı olarak, bir kısım insanlar; dünyada olup biten bazı olay ve hadiseler hakkında hemen peşin hüküm verdikleri için, bir müddet sonra nedamet duyduklarında sözlerinin ve peşin yargılarının esiri oluyorlar ama nafile. Ön görülü olmak lazım.
Efendim, son iki senedir bölgemizde ve dünyanın farklı ülkelerinde; savaşlarla dengelerin değiştiğine şahitlik ediyoruz. Şer ve fitnelerin idare edildiği şeytani merkezlerden dünya insanlığına, durmadan; savaş, kaos, kargaşa ve iç çatışmalar kanalize edilmektedir.
İçe ve dışa dönük, iki şekilde eleştirel boyutu olan söz konusu dalgaların; iki ana sebebi vardır. Bunlardan öncelikle birincisini anlatmamızın daha mantıklı olduğunu düşünüyorum ki, bunun öznesi biziz... Çünkü kendi durumlarını düzeltmeyenlerin, başkasına söz söyleme haklarının olmadığına inanıyoruz. Evet, İslâm dünyasının kendisinden emin ve mirasyedi bir durumun içine düşmesiyle birlikte; tamamen dünyevişleşmesi, öz eleştiri konusunda müstağni davranması, suçu her zaman başkasına atması, eylemsel ve fikirsel olarak; kendi insanlarına katı ve merhametsiz, başkalarına karşı uysal koyun gibi teslimiyetçi........
© Gazete İpekyol
