menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

ÖL’MEK

8 0
30.05.2025

Yakın zamanda gündeme oturan Gassal dizisine nispeten, ve gerçekleştirilmiş olan insanın düşünme ve kendini bulma adlı çalışmadan dolayı dizinin bütün ekibini takdir ediyorum.

”ÖLÜM” Bütün ağızların lezzetini, bütün güzelliklerin ehemmiyetini bitiren en çarpıcı ve en şiddetli kavramdır. İnsanın doğduğu ilk günden yaşayacağı son ana kadar bütün hikâyenin bitişi ve yeni bir hikâyenin başlangıcına geçişin anahtarıdır ölüm. Kalemiyle birçok gönülde yer etmiş olan Nihal Atsız’ın da dediği gibi “İnsan büyür beşikte mezarda yatmak için” bu mana ölüme bir hazırlık değil midir? Doğarken beyaz bir çarşafa sarılan, öldüğünde beyaz kefenin koynuna koyulan insan için birbiriyle bağlantılı değil midir ölüm? Bir bebek doğduğu ilk anda yıkanır, İslam dininin inancına göre ölünce de yıkanır. Doğunca beşikte sallanır, ölünce omuzlarda bir tahtadan ata beşik niyetine sallatıla sallatıla yuvasına anne kucağına, mezarına götürülür. Öyle birbiriyle bağlantılıdır.

Gereklidir ölüm. Bazen kurtuluştur, bazen haykırıştır, bazen isyandır, bazen hüzün, bazen sevinç. Sevinç kısmı biraz şaşırtıcı gelebileceğini varsayarak Jose Saramago’nun “Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş” kitabında bir ülkede kimsenin ölmemesi, vakti gelmesine rağmen hastanelere düşmesine rağmen büyük kazalar geçirmesine rağmen bütün sistemin alt üst olacağını büyük bir şekilde kaleme alması ölümün gerekliliği ve bazı hususlarda sevincini gözler önüne sermektedir. En basit tabirle yatalak bir yaşlının yaşadığı hayat, altını kirletmesi, kendisine ve ona bakanların zorluklarla savaşmasından daha evla değil midir ölüm? Bu denli gereklidir.

İnsan, yaşamla........

© Gazete İpekyol