AKRABALIK VE ÖZ DENETİM
Suç ve suçluların yetişmesini önlemek, cezalandırmaktan daha öncelikli ve akıllıcadır. Tabir caizse, suçlu adayının caydırılması için bir çaba gerekmektedir. Bunu sağlamak ise öncelikle akrabaların daha sonra da köyün, mahallenin ve nihayet toplum genelinin şahs-ı manevisinin denetimi anlamında bir öz denetim sistemi olmalıdır. İşte bu sistem yalnız İslam’da bulunmaktadır. İslam toplumunda İslam’ın eliyle konulan muazzam bir öz denetim sistemi vardır. Bu sistem birkaç açıdan müminlerin birbirine kenetlenmesini ve birbirlerini kontrol etmesini sağlar.
Akrabalığı güçlendirmek bu açıdan İslam’ın öncelikli hedefidir. Akrabalık ilişkileri, sevgi ve saygı güçlü olduğu oranda akrabaların birbirine karşı öz denetimi de güçlü olur. Akrabalık ilişkileri zayıfladıkça birbirlerine karşı sevgi ve saygı azalır, bunun sonucunda da denetim mekanizması söner. Bu nedenle Kur’an, sıkça akrabayı gözetmeyi emretmiştir. Örnek olarak Cuma hutbelerinin sonlarında okunan Nahl suresinin 90. Ayetinin mealini verelim: “Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.”
Bir aşirette veya ailede mensupları olan bir kişinin yaptığı iyilikle yahut kazandığı başarıyla ailenin veya aşiretin tümü övünür, herkes “işte bu bizdendir!” diyerek göğsünü kabartır. O şahıs, ailenin medar-ı iftiharı olur. Aynı şekilde onlardan bir kimsenin işlediği suçlarla da alakadar olmaları gerekir; suç işlemeyi önlemeleri gerekir. Madem iyilikleriyle övünüyorlar, kötülüklerin bedelini de ödemeleri lazımdır. Bu mantıktan hareketle, bir kabileden bir kimsenin işlediği cinayetin bedeline tüm kabile katılmalıdır.........
© Gazete İpekyol
