menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Samsunspor, İzlanda’nın ayazında buz kesti!

10 5
29.11.2025

Avrupa Konferans Ligi’nde grubunu lider tamamlayarak İzlanda’ya giden Samsunspor, kağıt üzerinde son derece zayıf bir rakibe puan kaybetti.

Rakibi kısaca tarif etmek gerekirse: Türkiye 1. Ligi ayarında, oldukça amatör, Avrupa tecrübesi neredeyse sıfır olan bir ekip.

Bu takıma attıkları iki gol, muhtemelen kulüp tarihine altın harflerle yazılacak.

“Kuzeyin kralı” diye çıktığımız yol, “Kuzeyli çelmesi”yle bitti. Kadro darlığı hocanın elini kolunu bağlamıştı; öyle ki maç kadrosunda sadece 7 yedek oyuncu yer alabiliyordu.

Maç daha başlar başlamaz geriye düştük. Erken gol, tüm planları altüst etti.

Samsunspor reaksiyonu geciktirmedi. Özellikle Musaba’nın sol kanattan taşıdığı toplar tehlikeliydi. Marius üç kez ofsayta düşse de attığı gol tam bir klas ayak içi plaseydi. İlk yarı boyunca baskıyı sürdürdük ama üçüncü bölgede ve son vuruşlarda beceriksizdik.

İkinci yarıya fırtına gibi başladık; yine benzer bir pozisyonda Marius skoru 2-1’e getirdi. Farkın açılacağını düşündüğümüz anda sahneye Reis Hoca çıktı. Anlaşılmaz bir kararla hücumun yükünü tek başına çeken Musaba’yı oyundan aldı.

Yerine giren Polat Yaldır, Beşiktaş maçında olduğu gibi yine saç-baş yoldurdu.

Hele Soner Gönül…

Arkadaş, 100’ün üzerinde Samsunspor forması giymişsin; hayatında kaç kez ceza sahası dışından gol attın ya da asist yaptın?

En kritik anda, hücumda çoğaldığımız anda topu tribüne göndermek ne demek? Soner’in sorumsuz şutları, Polat’ın bir türlü olgunlaşmayan futbolu…

Artık teşekkür edip yolları ayırma vakti gelmedi mi?

Bir eleştiri de Yunus Emre’ye: Ne yaptığını, yapmadığını anlatmayacağım; hoca bile 45’te tahammül edemedi, kenara aldı.

12 takımlı bir ligin 4.’sü, futbolun ikinci planda olduğu bir ülkenin sıradan takımı…

Faturası hocaya yazar. Musaba’yı neden çıkarıp sol kanadı kesip attın?

Kadro darlığını anlıyorum ama eldeki malzemeyi doğru kullanamamak başka bir şey.

-3 derece soğukta maçı izlemeye gelen Türkiye’den ve Avrupa’nın çeşitli yerlerinden gelen taraftarlar, boynu bükük döndü.

Rakip tribününde 300 kişi vardı, yarısı bayan; üç davulcu dışında ses çıkaran yoktu. Battaniyelere sarılıp kahve içerek tiyatro izler gibi maçı seyrettiler.

Samsun’a dönmek inanın çok zor geliyor. Binlerce kilometre yol yaptık; İzmir Marşı’yla geldik, mehterle dönüyoruz.

Pazartesi akşamı Alanyaspor ile içeride oynayacağız. Bu moralle, bu kadroyla çıkarsak sonuç hüsran olur.

Evet, hâlâ Konferans Ligi grubunda lideriz ama bu maçı kazanamamak insanın içini yakıyor.

Kuzeyli çelmesi kolay unutulmaz…

Rakibi kısaca tarif etmek gerekirse: Türkiye 1. Ligi ayarında, oldukça amatör, Avrupa tecrübesi neredeyse sıfır olan bir ekip.

Bu takıma attıkları iki gol, muhtemelen kulüp tarihine altın harflerle yazılacak.

“Kuzeyin kralı” diye çıktığımız yol, “Kuzeyli çelmesi”yle bitti. Kadro darlığı hocanın elini kolunu bağlamıştı; öyle ki maç kadrosunda sadece 7 yedek oyuncu yer alabiliyordu.

Maç daha başlar başlamaz geriye düştük. Erken gol, tüm planları altüst etti.

Samsunspor reaksiyonu geciktirmedi. Özellikle Musaba’nın sol kanattan taşıdığı toplar tehlikeliydi. Marius üç kez ofsayta düşse de attığı gol tam bir klas ayak içi plaseydi. İlk yarı boyunca baskıyı sürdürdük ama üçüncü bölgede ve son vuruşlarda beceriksizdik.

İkinci yarıya fırtına gibi başladık; yine benzer bir pozisyonda Marius skoru 2-1’e getirdi. Farkın açılacağını düşündüğümüz anda sahneye Reis Hoca çıktı. Anlaşılmaz bir kararla hücumun yükünü tek başına çeken Musaba’yı oyundan aldı.

Yerine giren Polat Yaldır, Beşiktaş maçında olduğu gibi yine saç-baş yoldurdu.

Hele Soner Gönül…

Arkadaş, 100’ün üzerinde Samsunspor forması giymişsin; hayatında kaç kez ceza sahası dışından gol attın ya da asist yaptın?

En kritik anda, hücumda çoğaldığımız anda topu tribüne göndermek ne demek? Soner’in sorumsuz şutları, Polat’ın bir türlü olgunlaşmayan futbolu…

Artık teşekkür edip yolları ayırma vakti gelmedi mi?

Bir eleştiri de Yunus Emre’ye: Ne yaptığını, yapmadığını anlatmayacağım; hoca bile 45’te tahammül edemedi, kenara aldı.

12 takımlı bir ligin 4.’sü, futbolun ikinci planda olduğu bir ülkenin sıradan takımı…

Faturası hocaya yazar. Musaba’yı neden çıkarıp sol kanadı kesip attın?

Kadro darlığını anlıyorum ama eldeki malzemeyi doğru kullanamamak başka bir şey.

-3 derece soğukta maçı izlemeye gelen Türkiye’den ve Avrupa’nın çeşitli yerlerinden gelen taraftarlar, boynu bükük döndü.

Rakip tribününde 300 kişi vardı, yarısı bayan; üç davulcu dışında ses çıkaran yoktu. Battaniyelere sarılıp kahve içerek tiyatro izler gibi maçı seyrettiler.

Samsun’a dönmek inanın çok zor geliyor. Binlerce kilometre yol yaptık; İzmir Marşı’yla geldik, mehterle dönüyoruz.

Pazartesi akşamı Alanyaspor ile içeride oynayacağız. Bu moralle, bu kadroyla çıkarsak sonuç hüsran olur.

Evet, hâlâ Konferans Ligi grubunda lideriz ama bu maçı kazanamamak insanın içini yakıyor.

Kuzeyli çelmesi kolay unutulmaz…

Bu takıma attıkları iki gol, muhtemelen kulüp tarihine altın harflerle yazılacak.

“Kuzeyin kralı” diye çıktığımız yol, “Kuzeyli çelmesi”yle bitti. Kadro darlığı hocanın elini kolunu bağlamıştı; öyle ki maç kadrosunda sadece 7 yedek oyuncu yer alabiliyordu.

Maç daha başlar başlamaz geriye düştük. Erken gol, tüm planları altüst etti.

Samsunspor reaksiyonu geciktirmedi. Özellikle Musaba’nın sol kanattan taşıdığı toplar tehlikeliydi. Marius üç kez ofsayta düşse de attığı gol tam bir klas ayak içi plaseydi. İlk yarı boyunca baskıyı sürdürdük ama üçüncü bölgede ve son vuruşlarda beceriksizdik.

İkinci yarıya fırtına gibi başladık; yine benzer bir pozisyonda Marius skoru 2-1’e getirdi. Farkın açılacağını düşündüğümüz anda sahneye Reis Hoca çıktı. Anlaşılmaz bir kararla hücumun yükünü tek başına çeken Musaba’yı oyundan aldı.

Yerine giren Polat Yaldır, Beşiktaş maçında olduğu gibi yine saç-baş yoldurdu.

Hele Soner Gönül…

Arkadaş, 100’ün üzerinde Samsunspor forması giymişsin; hayatında kaç kez ceza sahası dışından gol attın ya da asist yaptın?

En kritik anda, hücumda çoğaldığımız anda topu tribüne göndermek ne demek? Soner’in sorumsuz şutları, Polat’ın bir türlü olgunlaşmayan futbolu…

Artık teşekkür edip yolları ayırma vakti gelmedi mi?

Bir eleştiri de Yunus Emre’ye: Ne yaptığını, yapmadığını anlatmayacağım; hoca bile 45’te tahammül edemedi, kenara aldı.

12 takımlı bir ligin 4.’sü, futbolun ikinci planda olduğu bir ülkenin sıradan takımı…

Faturası hocaya yazar. Musaba’yı neden çıkarıp sol kanadı kesip attın?

Kadro darlığını anlıyorum ama eldeki malzemeyi doğru kullanamamak başka bir şey.

-3 derece soğukta maçı izlemeye gelen Türkiye’den ve Avrupa’nın çeşitli yerlerinden gelen taraftarlar, boynu bükük döndü.

Rakip tribününde 300 kişi vardı, yarısı bayan; üç davulcu dışında ses çıkaran yoktu. Battaniyelere sarılıp kahve içerek tiyatro izler gibi maçı seyrettiler.

Samsun’a dönmek inanın çok zor geliyor. Binlerce kilometre yol yaptık; İzmir Marşı’yla geldik, mehterle dönüyoruz.

Pazartesi akşamı Alanyaspor ile içeride oynayacağız. Bu moralle, bu kadroyla çıkarsak sonuç hüsran olur.

Evet, hâlâ Konferans Ligi grubunda lideriz ama bu maçı kazanamamak insanın içini yakıyor.

Kuzeyli çelmesi kolay unutulmaz…

“Kuzeyin kralı” diye çıktığımız yol, “Kuzeyli çelmesi”yle bitti. Kadro darlığı hocanın elini kolunu bağlamıştı; öyle ki maç kadrosunda sadece 7 yedek oyuncu yer alabiliyordu.

Maç daha başlar başlamaz geriye düştük. Erken gol, tüm planları altüst etti.

Samsunspor reaksiyonu geciktirmedi. Özellikle Musaba’nın sol kanattan taşıdığı toplar tehlikeliydi. Marius üç kez ofsayta düşse de attığı gol tam bir klas ayak içi plaseydi. İlk yarı boyunca baskıyı sürdürdük ama üçüncü bölgede ve son vuruşlarda beceriksizdik.

İkinci yarıya fırtına gibi başladık; yine benzer bir pozisyonda Marius skoru 2-1’e getirdi. Farkın açılacağını düşündüğümüz anda sahneye Reis Hoca çıktı. Anlaşılmaz bir kararla hücumun yükünü tek başına çeken Musaba’yı oyundan aldı.

Yerine giren Polat Yaldır, Beşiktaş maçında olduğu gibi yine saç-baş yoldurdu.

Hele Soner Gönül…

Arkadaş, 100’ün üzerinde Samsunspor forması giymişsin; hayatında kaç kez ceza sahası dışından gol attın ya da asist yaptın?

En kritik anda, hücumda çoğaldığımız anda topu tribüne göndermek ne demek? Soner’in sorumsuz şutları, Polat’ın bir türlü olgunlaşmayan futbolu…

Artık teşekkür edip yolları ayırma vakti gelmedi mi?

Bir eleştiri de Yunus Emre’ye: Ne yaptığını, yapmadığını anlatmayacağım; hoca bile 45’te tahammül edemedi, kenara aldı.

12 takımlı bir ligin 4.’sü, futbolun ikinci planda olduğu bir ülkenin sıradan takımı…

Faturası hocaya yazar. Musaba’yı neden çıkarıp sol kanadı kesip attın?

Kadro darlığını anlıyorum ama eldeki malzemeyi doğru kullanamamak başka bir şey.

-3 derece soğukta maçı izlemeye gelen Türkiye’den ve Avrupa’nın çeşitli yerlerinden gelen taraftarlar, boynu bükük döndü.

........

© Gazete Gerçek