Çok önceden söyledim böyle olacağını…
ATAKUM benim gençliğim.
Büyüdüğüm, geliştiğim yer.
Çok şeyin başlangıcının hayatıma dahil olduğu…
Hayat adına önemli kararları aldığım yer.
Hem soysal ve mesleki hayatımda.
Hem spor dünyasında…
Hem de 1990’lı yılların başında dahil olduğum görsel ve yazılı medya dünyasında.
Bir kentin kuruluşuna tanıklık ettiğim yer.
Bakir alanların tek tek gözden kayboluşunun ve yitirilişinin senaryodan gerçeklere dönüştüğü, tabiat ananın bize sunduğu güzelliklerin yitirilişine göz yumulduğu yer.
Onun için Atakum’dan sık sık bahsederken;
“Altın gibi kumsallar.
Gök mavisi bir deniz ve yeşilin mekân tuttuğu yer” olarak bahsederim hep…
Bu tarife uyan masal gibi rüyanın ne zaman erozyona uğradığını biliyor musunuz?
1965’te geçen kadastro sonrası…
O güne kadar denizin çırpıntılı dalgalarının sahile usul usul vurduğu yerden Bafra Şosesi’ne kadar olan alan kumsaldı.
Ne zaman kadastro geçti, satın aldıkları yerlerin belli toprak derinliğinde olması gerektiği tüyosunu alan tüm arsa sahipleri kamyon, kamyon toprak döktürdüler.
Sonra toprak dökülen yerlerdeki derinlikler ölçüldü.
Araziler imar........
© Gazete Gerçek
