ZAM İÇİN SANDIK DUASI
Aydınlanma Çağı'nın önemli düşünürü ve toplumsal özgürlüklerin savunucusu Voltaire, “Üç büyük kötülük vardır" der.
Bu kötülükleri de "can sıkıntısı, işsizlik ve yoksulluk” olarak özetler.
Bu üç kötülük de yakamızdan düşmüyor ne yazık ki…
Bu ülkede halkın, işçinin, memurun, öğrencinin, emeklinin tek gerçek gündemi ne?
Yoksulluk, geçinememe sıkıntısı. Vatandaş, yapay gündemlerle ilgilenmiyor bile.
Niye böyle?
Çünkü alım gücü düşmüş durumda. Bu ülkede yoksulluk sınırı 92 Bin TL'yi bulmuş halde. 4 asgari ücretli 1 yoksul bile etmiyor.
Buna rağmen vergi adaletsizliğinin de açık ara en yüksek olduğu Avrupa ülkesiyiz.
Dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki oranı yüzde 66'dan aşağı değil.
Fabrikalar kapanıp, depo oluyor!
Konkordatolar durmuyor!
Her üç kişiden biri işsiz!
Enflasyon değil, alım gücü düşüyor!
Esnaf kepenk kapatıyor!
Vergi dar gelirlinin sırtında!
Emekli, asgari ücretli açlık sınırı altında!
Yerli yatırımcı yurtdışına kaçıyor!
Amaaaaa!
İktidara göre "program çalışıyor!"
Üstelik de başarılı…
Enflasyon geriliyor diyorlar ama eylülde gördük ki ne gerilemesi, bilakis hızla yükseliyor.
Yine başladığımız noktadayız.
Türkiye’de son iki yıldır yaşadığımız süreç, kuru bastırarak fiyat istikrarını sağlamanın mümkün olmadığını gösterdi.
Buna rağmen bu program, ne hikmetse sadece emekliye, asgari ücretliye çalışıyor.
Baksanıza yılbaşında asgari ücretli ve emekli için zam var ama şimdiden tartışmaları başladı.
Bakan Mehmet Şimşek’e bıraksan yüzde 16 yeter.
Dünya liderimiz olmasa yandı, emekli asgari ücretli. O da katkı verirse ucu ucuna o da belki yüzde 20'yi bulur.
Alın size zam. Hepsi bu!
Niye bu kadar az.
Çünkü seçim yok.
Onca yıllık gazetecilik yaşamımda gözlemlediğim bir olgudur bu. Hiç şaşmaz.
İktidarlar seçim yoksa, halkı memnun edip ondan oy istenesi zamanlar olmadıkça öyle zam falan vermezler.
Ama öyle ufukta bir seçim de görmüyorum.
Eğer olağanüstü gelişmeler yaşanmaz, referandum veya seçim sandığı kurulmaz ise 2027'ye kadar seçim meçim olmaz.
İşte ancak 2027'de ülke seçim ekonomisi havasına girer. Para muslukları da o zaman açılır.
Bu sürece dek bütçe açığı 3 trilyon lirada tutulur. Kamu harcamaları doludizgin giderken emekli, ücretli, engelliye zırnık koklatılmaz!
Anlayacağınız emekli ve asgari ücretli için 'sandık duası'ndan başka umut yok!
***
Bankaların takipteki alacaklarıyla birlikte, alacak satışları da hızlandı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine göre, bu yılın ilk çeyreğindeki 13,1 ve ikinci çeyreğindeki 12,5 milyar liralık satışlarının ardından üçüncü çeyrekte de 18,1 milyar liralık alacak satışı yapıldı. Alacak satışları ilk 9 ayda 43 milyar 721 milyon lirayı aştı.
Bu kötülükleri de "can sıkıntısı, işsizlik ve yoksulluk” olarak özetler.
Bu üç kötülük de yakamızdan düşmüyor ne yazık ki…
Bu ülkede halkın, işçinin, memurun, öğrencinin, emeklinin tek gerçek gündemi ne?
Yoksulluk, geçinememe sıkıntısı. Vatandaş, yapay gündemlerle ilgilenmiyor bile.
Niye böyle?
Çünkü alım gücü düşmüş durumda. Bu ülkede yoksulluk sınırı 92 Bin TL'yi bulmuş halde. 4 asgari ücretli 1 yoksul bile etmiyor.
Buna rağmen vergi adaletsizliğinin de açık ara en yüksek olduğu Avrupa ülkesiyiz.
Dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki oranı yüzde 66'dan aşağı değil.
Fabrikalar kapanıp, depo oluyor!
Konkordatolar durmuyor!
Her üç kişiden biri işsiz!
Enflasyon değil, alım gücü düşüyor!
Esnaf kepenk kapatıyor!
Vergi dar gelirlinin sırtında!
Emekli, asgari ücretli açlık sınırı altında!
Yerli yatırımcı yurtdışına kaçıyor!
Amaaaaa!
İktidara göre "program çalışıyor!"
Üstelik de başarılı…
Enflasyon geriliyor diyorlar ama eylülde gördük ki ne gerilemesi, bilakis hızla yükseliyor.
Yine başladığımız noktadayız.
Türkiye’de son iki yıldır yaşadığımız süreç, kuru bastırarak fiyat istikrarını sağlamanın mümkün olmadığını gösterdi.
Buna rağmen bu program, ne hikmetse sadece emekliye, asgari ücretliye çalışıyor.
Baksanıza yılbaşında asgari ücretli ve emekli için zam var ama şimdiden tartışmaları başladı.
Bakan Mehmet Şimşek’e bıraksan yüzde 16 yeter.
Dünya liderimiz olmasa yandı, emekli asgari ücretli. O da katkı verirse ucu ucuna o da belki yüzde 20'yi bulur.
Alın size zam. Hepsi bu!
Niye bu kadar az.
Çünkü seçim yok.
Onca yıllık gazetecilik yaşamımda gözlemlediğim bir olgudur bu. Hiç şaşmaz.
İktidarlar seçim yoksa, halkı memnun edip ondan oy istenesi zamanlar olmadıkça öyle zam falan vermezler.
Ama öyle ufukta bir seçim de görmüyorum.
Eğer olağanüstü gelişmeler yaşanmaz, referandum veya seçim sandığı kurulmaz ise 2027'ye kadar seçim meçim olmaz.
İşte ancak 2027'de ülke seçim ekonomisi havasına girer. Para muslukları da o zaman açılır.
Bu sürece dek bütçe açığı 3 trilyon lirada tutulur. Kamu harcamaları doludizgin giderken emekli, ücretli, engelliye zırnık koklatılmaz!
Anlayacağınız emekli ve asgari ücretli için 'sandık duası'ndan başka umut yok!
***
Bankaların takipteki alacaklarıyla birlikte, alacak satışları da hızlandı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine göre, bu yılın ilk çeyreğindeki 13,1 ve ikinci çeyreğindeki 12,5 milyar liralık satışlarının ardından üçüncü çeyrekte de 18,1 milyar liralık alacak satışı yapıldı. Alacak satışları ilk 9 ayda 43 milyar 721 milyon lirayı aştı.
Bu üç kötülük de yakamızdan düşmüyor ne yazık ki…
Bu ülkede halkın, işçinin, memurun, öğrencinin, emeklinin tek gerçek gündemi ne?
Yoksulluk, geçinememe sıkıntısı. Vatandaş, yapay gündemlerle ilgilenmiyor bile.
Niye böyle?
Çünkü alım gücü düşmüş durumda. Bu ülkede yoksulluk sınırı 92 Bin TL'yi bulmuş halde. 4 asgari ücretli 1 yoksul bile etmiyor.
Buna rağmen vergi adaletsizliğinin de açık ara en yüksek olduğu Avrupa ülkesiyiz.
Dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki oranı yüzde 66'dan aşağı değil.
Fabrikalar kapanıp, depo oluyor!
Konkordatolar durmuyor!
Her üç kişiden biri işsiz!
Enflasyon değil, alım gücü düşüyor!
Esnaf kepenk kapatıyor!
Vergi dar gelirlinin sırtında!
Emekli, asgari ücretli açlık sınırı altında!
Yerli yatırımcı yurtdışına kaçıyor!
Amaaaaa!
İktidara göre "program çalışıyor!"
Üstelik de başarılı…
Enflasyon geriliyor diyorlar ama eylülde gördük ki ne gerilemesi, bilakis hızla yükseliyor.
Yine başladığımız noktadayız.
Türkiye’de son iki yıldır yaşadığımız süreç, kuru bastırarak fiyat istikrarını sağlamanın mümkün olmadığını gösterdi.
Buna rağmen bu program, ne hikmetse sadece emekliye, asgari ücretliye çalışıyor.
Baksanıza yılbaşında asgari ücretli ve emekli için zam var ama şimdiden tartışmaları başladı.
Bakan Mehmet Şimşek’e bıraksan yüzde 16 yeter.
Dünya liderimiz olmasa yandı, emekli asgari ücretli. O da katkı verirse ucu ucuna o da belki yüzde 20'yi bulur.
Alın size zam. Hepsi bu!
Niye bu kadar az.
Çünkü seçim yok.
Onca yıllık gazetecilik yaşamımda gözlemlediğim bir olgudur bu. Hiç şaşmaz.
İktidarlar seçim yoksa, halkı memnun edip ondan oy istenesi zamanlar olmadıkça öyle zam falan vermezler.
Ama öyle ufukta bir seçim de görmüyorum.
Eğer olağanüstü gelişmeler yaşanmaz, referandum veya seçim sandığı kurulmaz ise 2027'ye kadar seçim meçim olmaz.
İşte ancak 2027'de ülke seçim ekonomisi havasına girer. Para muslukları da o zaman açılır.
Bu sürece dek bütçe açığı 3 trilyon lirada tutulur. Kamu harcamaları doludizgin giderken emekli, ücretli, engelliye zırnık koklatılmaz!
Anlayacağınız emekli ve asgari ücretli için 'sandık duası'ndan başka umut yok!
***
Bankaların takipteki alacaklarıyla birlikte, alacak satışları da hızlandı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine göre, bu yılın ilk çeyreğindeki 13,1 ve ikinci çeyreğindeki 12,5 milyar liralık satışlarının ardından üçüncü çeyrekte de 18,1 milyar liralık alacak satışı yapıldı. Alacak satışları ilk 9 ayda 43 milyar 721 milyon lirayı aştı.
Bu ülkede halkın, işçinin, memurun, öğrencinin, emeklinin tek gerçek gündemi ne?
Yoksulluk, geçinememe sıkıntısı. Vatandaş, yapay gündemlerle ilgilenmiyor bile.
Niye böyle?
Çünkü alım gücü düşmüş durumda. Bu ülkede yoksulluk sınırı 92 Bin TL'yi bulmuş halde. 4 asgari ücretli 1 yoksul bile etmiyor.
Buna rağmen vergi adaletsizliğinin de açık ara en yüksek olduğu Avrupa ülkesiyiz.
Dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki oranı yüzde 66'dan aşağı değil.
Fabrikalar kapanıp, depo oluyor!
Konkordatolar durmuyor!
Her üç kişiden biri işsiz!
Enflasyon değil, alım gücü düşüyor!
Esnaf kepenk kapatıyor!
Vergi dar gelirlinin sırtında!
Emekli, asgari ücretli açlık sınırı altında!
Yerli yatırımcı yurtdışına kaçıyor!
Amaaaaa!
İktidara göre "program çalışıyor!"
Üstelik de başarılı…
Enflasyon geriliyor diyorlar ama eylülde gördük ki ne gerilemesi, bilakis hızla yükseliyor.
Yine başladığımız noktadayız.
Türkiye’de son iki yıldır yaşadığımız süreç, kuru bastırarak fiyat istikrarını sağlamanın mümkün olmadığını gösterdi.
Buna rağmen bu program, ne hikmetse sadece emekliye, asgari ücretliye çalışıyor.
Baksanıza yılbaşında asgari ücretli ve emekli için zam var ama şimdiden tartışmaları başladı.
Bakan Mehmet Şimşek’e bıraksan yüzde 16 yeter.
Dünya liderimiz olmasa yandı, emekli asgari ücretli. O da katkı verirse ucu ucuna o da belki yüzde 20'yi bulur.
Alın size zam. Hepsi bu!
Niye bu kadar az.
Çünkü seçim yok.
Onca yıllık gazetecilik yaşamımda gözlemlediğim bir olgudur bu. Hiç şaşmaz.
İktidarlar seçim yoksa, halkı memnun edip ondan oy istenesi zamanlar olmadıkça öyle zam falan vermezler.
Ama öyle ufukta bir seçim de görmüyorum.
Eğer olağanüstü gelişmeler yaşanmaz, referandum veya seçim sandığı kurulmaz ise 2027'ye kadar seçim meçim olmaz.
İşte ancak 2027'de ülke seçim ekonomisi havasına girer. Para muslukları da o zaman açılır.
Bu sürece dek bütçe açığı 3 trilyon lirada tutulur. Kamu harcamaları doludizgin giderken emekli, ücretli, engelliye zırnık koklatılmaz!
Anlayacağınız emekli ve asgari ücretli için 'sandık duası'ndan başka umut yok!
***
Bankaların takipteki alacaklarıyla birlikte, alacak satışları da hızlandı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine göre, bu yılın ilk çeyreğindeki 13,1 ve ikinci çeyreğindeki 12,5 milyar liralık satışlarının ardından üçüncü çeyrekte de 18,1 milyar liralık alacak satışı yapıldı. Alacak satışları ilk 9 ayda 43 milyar 721 milyon lirayı aştı.
Yoksulluk, geçinememe sıkıntısı. Vatandaş, yapay gündemlerle ilgilenmiyor bile.
Niye böyle?
Çünkü alım gücü düşmüş durumda. Bu ülkede yoksulluk sınırı 92 Bin TL'yi bulmuş halde. 4 asgari ücretli 1 yoksul bile etmiyor.
Buna rağmen vergi adaletsizliğinin de açık ara en yüksek olduğu Avrupa ülkesiyiz.
Dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki oranı yüzde 66'dan aşağı değil.
Fabrikalar kapanıp, depo oluyor!
Konkordatolar durmuyor!
Her üç kişiden biri işsiz!
Enflasyon değil, alım gücü düşüyor!
Esnaf kepenk kapatıyor!
Vergi dar gelirlinin sırtında!
Emekli, asgari ücretli açlık sınırı altında!
Yerli yatırımcı yurtdışına kaçıyor!
Amaaaaa!
İktidara göre "program çalışıyor!"
Üstelik de başarılı…
Enflasyon geriliyor diyorlar ama eylülde gördük ki ne gerilemesi, bilakis hızla yükseliyor.
Yine başladığımız noktadayız.
Türkiye’de son iki yıldır yaşadığımız süreç, kuru bastırarak fiyat istikrarını sağlamanın mümkün olmadığını gösterdi.
Buna rağmen bu program, ne hikmetse sadece emekliye, asgari ücretliye çalışıyor.
Baksanıza yılbaşında asgari ücretli ve emekli için zam var ama şimdiden tartışmaları başladı.
Bakan Mehmet Şimşek’e bıraksan yüzde 16 yeter.
Dünya liderimiz olmasa yandı, emekli asgari ücretli. O da katkı verirse ucu ucuna o da belki yüzde 20'yi bulur.
Alın size zam. Hepsi bu!
Niye bu kadar az.
Çünkü seçim yok.
Onca yıllık gazetecilik yaşamımda gözlemlediğim bir olgudur bu. Hiç şaşmaz.
İktidarlar seçim yoksa, halkı memnun edip ondan oy istenesi zamanlar olmadıkça öyle zam falan vermezler.
Ama öyle ufukta bir seçim de görmüyorum.
Eğer olağanüstü gelişmeler yaşanmaz, referandum veya seçim sandığı kurulmaz ise 2027'ye kadar seçim meçim olmaz.
İşte ancak 2027'de ülke seçim ekonomisi havasına girer. Para muslukları da o zaman açılır.
Bu sürece dek bütçe açığı 3 trilyon lirada tutulur. Kamu harcamaları doludizgin giderken emekli, ücretli, engelliye zırnık koklatılmaz!
Anlayacağınız emekli ve asgari ücretli için 'sandık duası'ndan başka umut yok!
***
Bankaların takipteki alacaklarıyla birlikte, alacak satışları da hızlandı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine göre, bu yılın ilk çeyreğindeki 13,1 ve ikinci çeyreğindeki 12,5 milyar liralık satışlarının ardından üçüncü çeyrekte de 18,1 milyar liralık alacak satışı yapıldı. Alacak satışları ilk 9 ayda 43 milyar 721 milyon lirayı aştı.
Niye böyle?
Çünkü alım gücü düşmüş durumda. Bu ülkede yoksulluk sınırı 92 Bin TL'yi bulmuş halde. 4 asgari ücretli 1 yoksul bile etmiyor.
Buna rağmen vergi adaletsizliğinin de açık ara en yüksek olduğu Avrupa ülkesiyiz.
Dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki oranı yüzde 66'dan aşağı değil.
Fabrikalar kapanıp, depo oluyor!
Konkordatolar durmuyor!
Her üç kişiden biri işsiz!
Enflasyon değil, alım gücü düşüyor!
Esnaf kepenk kapatıyor!
Vergi dar gelirlinin sırtında!
Emekli, asgari ücretli açlık sınırı altında!
Yerli yatırımcı yurtdışına kaçıyor!
Amaaaaa!
İktidara göre "program çalışıyor!"
Üstelik de başarılı…
Enflasyon geriliyor diyorlar ama eylülde gördük ki ne gerilemesi, bilakis hızla yükseliyor.
Yine başladığımız noktadayız.
Türkiye’de son iki yıldır yaşadığımız süreç, kuru bastırarak fiyat istikrarını sağlamanın mümkün olmadığını gösterdi.
Buna rağmen bu program, ne hikmetse sadece emekliye, asgari ücretliye çalışıyor.
Baksanıza yılbaşında asgari ücretli ve emekli için zam var ama şimdiden tartışmaları başladı.
Bakan Mehmet Şimşek’e bıraksan yüzde 16 yeter.
Dünya liderimiz olmasa yandı, emekli asgari ücretli. O da katkı verirse ucu ucuna o da belki yüzde 20'yi bulur.
Alın size zam. Hepsi bu!
Niye bu kadar az.
Çünkü seçim yok.
Onca yıllık gazetecilik yaşamımda gözlemlediğim bir olgudur bu. Hiç şaşmaz.
İktidarlar seçim yoksa, halkı memnun edip ondan oy istenesi zamanlar olmadıkça öyle zam falan vermezler.
Ama öyle ufukta bir seçim de görmüyorum.
Eğer olağanüstü gelişmeler yaşanmaz, referandum veya seçim sandığı kurulmaz ise 2027'ye kadar seçim meçim olmaz.
İşte ancak 2027'de ülke seçim ekonomisi havasına girer. Para muslukları da o zaman açılır.
Bu sürece dek bütçe açığı 3 trilyon lirada tutulur. Kamu harcamaları doludizgin giderken emekli, ücretli, engelliye zırnık koklatılmaz!
Anlayacağınız emekli ve asgari ücretli için 'sandık duası'ndan başka umut yok!
***
Bankaların takipteki alacaklarıyla birlikte, alacak satışları da hızlandı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine göre, bu yılın ilk çeyreğindeki 13,1 ve ikinci çeyreğindeki 12,5 milyar liralık satışlarının ardından üçüncü çeyrekte de 18,1 milyar liralık alacak satışı yapıldı. Alacak satışları ilk 9 ayda 43 milyar 721 milyon lirayı aştı.
Çünkü alım gücü düşmüş durumda. Bu ülkede yoksulluk sınırı 92 Bin TL'yi bulmuş halde. 4 asgari ücretli 1 yoksul bile etmiyor.
Buna rağmen vergi adaletsizliğinin de açık ara en yüksek olduğu Avrupa ülkesiyiz.
Dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki oranı yüzde 66'dan aşağı değil.
Fabrikalar kapanıp, depo oluyor!
Konkordatolar durmuyor!
Her üç kişiden biri işsiz!
Enflasyon değil, alım gücü düşüyor!
Esnaf kepenk kapatıyor!
Vergi dar gelirlinin sırtında!
Emekli, asgari ücretli açlık sınırı altında!
Yerli yatırımcı yurtdışına kaçıyor!
Amaaaaa!
İktidara göre "program çalışıyor!"
Üstelik de başarılı…
Enflasyon geriliyor diyorlar ama eylülde gördük ki ne gerilemesi, bilakis hızla yükseliyor.
Yine başladığımız noktadayız.
Türkiye’de son iki yıldır yaşadığımız süreç, kuru bastırarak fiyat istikrarını sağlamanın mümkün olmadığını gösterdi.
Buna rağmen bu program, ne hikmetse sadece emekliye, asgari ücretliye çalışıyor.
Baksanıza yılbaşında asgari ücretli ve emekli için zam var ama şimdiden tartışmaları başladı.
Bakan Mehmet Şimşek’e bıraksan yüzde 16 yeter.
Dünya liderimiz olmasa yandı, emekli asgari ücretli. O da katkı verirse ucu ucuna o da belki yüzde 20'yi bulur.
Alın size zam. Hepsi bu!
Niye bu kadar az.
Çünkü seçim yok.
Onca yıllık gazetecilik yaşamımda gözlemlediğim bir olgudur bu. Hiç şaşmaz.
İktidarlar seçim yoksa, halkı memnun edip ondan oy istenesi zamanlar olmadıkça öyle zam falan vermezler.
Ama öyle ufukta bir seçim de görmüyorum.
Eğer olağanüstü gelişmeler yaşanmaz, referandum veya seçim sandığı kurulmaz ise 2027'ye kadar seçim meçim olmaz.
İşte ancak 2027'de ülke seçim ekonomisi havasına girer. Para muslukları da o zaman açılır.
Bu sürece dek bütçe açığı 3 trilyon lirada tutulur. Kamu harcamaları doludizgin giderken emekli, ücretli, engelliye zırnık koklatılmaz!
Anlayacağınız emekli ve asgari ücretli için 'sandık duası'ndan başka umut yok!
***
Bankaların takipteki alacaklarıyla birlikte, alacak satışları da hızlandı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine göre, bu yılın ilk çeyreğindeki 13,1 ve ikinci çeyreğindeki 12,5 milyar liralık satışlarının ardından üçüncü çeyrekte de 18,1 milyar liralık alacak satışı yapıldı. Alacak satışları ilk 9 ayda 43 milyar 721 milyon lirayı aştı.
Buna rağmen vergi adaletsizliğinin de açık ara en yüksek olduğu Avrupa ülkesiyiz.
Dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki oranı yüzde 66'dan aşağı değil.
Fabrikalar kapanıp, depo oluyor!
Konkordatolar durmuyor!
Her üç kişiden biri işsiz!
Enflasyon değil, alım gücü düşüyor!
Esnaf kepenk kapatıyor!
Vergi dar gelirlinin sırtında!
Emekli, asgari ücretli açlık sınırı altında!
Yerli yatırımcı yurtdışına kaçıyor!
Amaaaaa!
İktidara göre "program çalışıyor!"
Üstelik de başarılı…
Enflasyon geriliyor diyorlar ama eylülde gördük ki ne gerilemesi, bilakis hızla yükseliyor.
Yine başladığımız noktadayız.
Türkiye’de son iki yıldır yaşadığımız süreç, kuru bastırarak fiyat istikrarını sağlamanın mümkün olmadığını gösterdi.
Buna rağmen bu program, ne hikmetse sadece emekliye, asgari ücretliye çalışıyor.
Baksanıza yılbaşında asgari ücretli ve emekli için zam var ama şimdiden tartışmaları başladı.
Bakan Mehmet Şimşek’e bıraksan yüzde 16 yeter.
Dünya liderimiz olmasa yandı, emekli asgari ücretli. O da katkı verirse ucu ucuna o da belki yüzde 20'yi bulur.
Alın size zam. Hepsi bu!
Niye bu kadar az.
Çünkü seçim yok.
Onca yıllık gazetecilik yaşamımda gözlemlediğim bir olgudur bu. Hiç şaşmaz.
İktidarlar seçim yoksa, halkı memnun edip ondan oy istenesi zamanlar olmadıkça öyle zam falan vermezler.
Ama öyle ufukta bir seçim de görmüyorum.
Eğer olağanüstü gelişmeler yaşanmaz, referandum veya seçim sandığı kurulmaz ise 2027'ye kadar seçim meçim olmaz.
İşte ancak 2027'de ülke seçim ekonomisi havasına girer. Para muslukları da o zaman açılır.
Bu sürece dek bütçe açığı 3 trilyon lirada tutulur. Kamu harcamaları doludizgin giderken emekli, ücretli, engelliye zırnık koklatılmaz!
Anlayacağınız emekli ve asgari ücretli için 'sandık duası'ndan başka umut yok!
***
Bankaların takipteki alacaklarıyla birlikte, alacak satışları da hızlandı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine göre, bu yılın ilk çeyreğindeki 13,1 ve ikinci çeyreğindeki 12,5 milyar liralık satışlarının ardından üçüncü çeyrekte de 18,1 milyar liralık alacak satışı yapıldı. Alacak satışları ilk 9 ayda 43 milyar 721 milyon lirayı aştı.
Dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki oranı yüzde 66'dan aşağı değil.
Fabrikalar kapanıp, depo oluyor!
Konkordatolar durmuyor!
Her üç kişiden biri işsiz!
Enflasyon değil, alım gücü düşüyor!
Esnaf kepenk kapatıyor!
Vergi dar gelirlinin sırtında!
Emekli, asgari ücretli açlık sınırı altında!
Yerli yatırımcı yurtdışına kaçıyor!
Amaaaaa!
İktidara göre "program çalışıyor!"
Üstelik de başarılı…
Enflasyon geriliyor diyorlar ama eylülde gördük ki ne gerilemesi, bilakis hızla yükseliyor.
Yine başladığımız noktadayız.
Türkiye’de son iki yıldır yaşadığımız........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Ellen Ginsberg Simon