menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Çocuklarımızı kaptırmamak için

14 0
28.08.2025

“Öğretmenlik, bir derste tek bir cümleyi öğrencinin zihnine yerleştirebilmektir,” demişti vakti zamanında eğitim fakültesindeki bir hocamız. Özellikle de hayatın içindeki zorluklardan onları çıkaracak bir ifadeyi belletmenin zorunluluğundan bahsetmiş ve devamında “Çocuk bilgiye ulaşır; mühim olan onu içindeki güce ulaştırmaktır,” demişti.

Tüm bürokrasinin ve ıvır zıvırın fazla geldiği zamanlarda hep bu öğüde sarıldım mesleğimi icra ettiğim yıllarda. Öğrencilerimin her birinin neye ihtiyacı olduğunu tespit edebilmek için her birine özenle dikkat kesilmeye, onları tanımaya çalışırdım. Zaten bu niyetle onlara yaklaştığınızda, sevildiklerini ve ilgilenildiklerini hissedip tüm kalbini sizlere açarlar. Hayatlarındaki eksik parçayı görürsünüz. Kimisi maddi koşulların altında ezildiğinden kendine güvenden yoksundur, kimisi etrafındaki koşuşturma yüzünden bir tebessümle gelen ilgiden, kimisi düştüğünde kendini yerden kaldırabilecek cesaretten. Hani insan zor zamanlarında kendi kendine terennüm edecek bir cümleyle (şimdikilerin tabiriyle mottoyla) tüm belalardan sıyrılabilir ya, işte böyle bir cümle bulmaya çalışırdım her biri için. Onlara söylediklerinizin işe yarayıp yaramadığını pek anlayamıyorsunuz; akan zamana bırakıyorsunuz çabalarınızı. Oradan oraya savrulurken öğrencilerinizin büyük bir kısmıyla irtibatı kaybetseniz de bazılarıyla yollarınız yeniden kesiştiğinde anlıyorsunuz ne kadar işe yaradığını.

Yakın zamanda bir öğrencim bana ulaştı. Çok yoksul bir çocukluk geçirmişti. Ev kiralarını ödeyemedikleri için ailecek kış kıyamette evlerinden çıkarılmışlardı. Babası hasta olduğundan çalışamıyordu. Buğday başağı gibi sapsarı saç örgüsü iki yanından sarkan, yedinci sınıf öğrencisi, çilli yüzünden tebessümü eksik olmayan tatlı mı tatlı bir kız........

© Gazete Gerçek