menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kürtçe konuşan ‘sert dostluk’

269 3
16.09.2024

Gazze’deki soykırım operasyonlarına karşı ‘Direniş Ekseni’nden gelen yanıtlar İran ile İsrail arasında vaat edilmiş savaşa dair bahisleri kızıştırırken pek çok taraf reformcu Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ın ayak izlerine bakıyor.

Ne değişecek? İran dış politikasındaki ince ayarlar cumhurbaşkanı değişiminden fazlasını gerektiriyor. Pezeşkiyan’ın getireceği nüanslar önemsiz olmasa da teamül “Devamlılık esastır” diyor.

Yeni cumhurbaşkanı ilk yurtdışı gezisini 11-13 Eylül tarihlerinde Irak’a yaptı. Bu tercih dış politikanın yönelim ve önceliklerine dair bir şeyler söylüyor.
Irak dini bağlar ve ticaret potansiyelinin yanı sıra İran’ın bölge politikasında kritik bir kavşak haline geliyor. 2003’ten bu yana İran’ın etkisi artsa da Irak’ın siyasal haritasındaki fay hatları Tahran açısından bütüncül bir karşılık sunmuyor. İran’a yol veren ve bloke eden parçalar aynı masanın etrafında.
İki komşu birbirine hem yakın hem uzak!
Haşd el Şaabi içinde ‘Direniş Ekseni’nin Irak ayağını oluşturan grupların eylemleri İran’la ilişkilerin kılçıklı tarafını oluşturuyor. Yanı sıra İsrail’in gizli operasyonlarına izin verdiği suçlamasıyla Kürdistan bölgesiyle ilişkiler hayli tehditkâr boyut kazandı. Buraya özel bir parantez açıldı; Pezeşkiyan Kürdistan bölgesini ziyaret eden ilk İran Cumhurbaşkanı oldu. Balistik füzelerin bıraktığı cam kırıklarını toplarcasına Kürtçe demeçler verdi. Ve bir hayli yankı uyandırdı.
Dahası Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kürdistan Yurtseverler Birliği’ni (KYB) “Terör destekçisi” diyerek hedefe koyarken Pezeşkiyan, Erbil’den sonra Süleymaniye’ye giderek Talabani ailesini onurlandırdı. Pek çok açıdan bu ziyaret Türkiye’nin Irak’la açtığı yeni sayfayı ilgilendiriyor. Malum Irak, İran-Türkiye rekabetinin şekillendiği yerlerin başında geliyor.

***

Önce Bağdat’taki temaslara bakalım. Tahran artan ilişkileri stratejik bir çerçeveye kavuşturmak istiyor. Bu çerçeveyi şekillendirecek beklentiler söz konusu: Irak’ın Amerikan kontrolünden çıkması; Amerikan güçlerini göndermesi; Amerikan yaptırımlarını gözeten politikayı kenara bırakması; ‘Irak İslami Direnişi’ diye etiketlenen İran destekli Haşd el Şaabi gruplarını tasfiye çabasından vazgeçmesi; İsrail-Amerikan eksenine karşı daha fazla ortaklık sergilemesi; stratejik projelere izin vermesi vs.
Bu çerçevenin Kürdistan ayağında da şu var: İsrail’in Kürdistan topraklarından İran’a yaklaşmasının önlenmesi yani Mossad’ın ayağına yer açılmaması; İranlı Kürt partilerin ‘faaliyetsiz’ kılınması.
Irak siyaseti stratejik çerçeve ile ilgili gelgitler yaşıyor. İktidarda Şii partilerin belirleyici olması Irak’ı sarsılmaz müttefik yapmıyor.
Peki Irak siyasetinde İran’ın etkisinden rahatsız olan kanatlar ne istiyor?
Dedikleri:
- Irak, İran ile ABD arasındaki hesaplaşmanın arenası olmasın.
- IŞİD’e karşı ülkeyi koruyan Haşd el Şaabi tam olarak sisteme entegre edilsin ve İran’ın vekil gücü olmaktan çıksın.
- Gazze’deki savaşın Irak’a sıçramasına izin verilmesin.
- Amerikan üslerine saldırılara son verilsin.
Yemen’deki Ensarullah ve Hamas’ın Bağdat’ta büro açıp Iraklı gruplarla koordinasyonlarını artırması bu çevrelerde rahatsızlık yaratıyor. İki yapı da İran destekli milis güçlerinin koruması altında.
Beri tarafta Bağdat’ta siyasetin etkili bir tarafı İran’ın bölgesel gündemiyle uyumlu. Haşd el Şaabi içindeki bazı milis güçleri, ABD’nin bölgeden çıkarılması konusunda İran’la aynı hedefi paylaşıyor. Gazze ile dayanışmada da bu gruplar öne çıkıyor.

***

Peki Başbakan Muhammed Şiya el Sudani nerede duruyor? Sudani Şii partilerin oluşturduğu Koordinasyon Çerçevesi’nin desteğiyle başbakan oldu ama İran’a dilediğini yazacağı bir boş sayfa sunmadı. İran’la iyi geçinmeye çalıştığı kadar ABD’nin hassasiyetlerini de gözetiyor. İran medyasına baktığımızda Sudani hakkındaki şikayetlerin birkaç noktada toplandığı görülüyor:
ABD adına Haşd el Şaabi’yi dizginleme çabası; İran’a ödemelerde Amerikan yaptırımlarını delmekten kaçınması; Amerikan güçlerini gönderecek ortaklık anlaşması müzakerelerinde yeterince ağırlık kullanmaması.
Ayrıca Sudani’nin bazı tercihleri İran’ı dengeleme çabası olarak görülüyor. Bunların başında Türkiye ile Kalkınma Yolu Projesi ve güvenlik alanında imzalanan mutabakatlar geliyor. Sudani ayrıca Arap komşularla ilişkileri geliştirme yolunda selefinin yolundan ilerliyor. Fakat İran’ı dengeleyen bu yönelimlerin hepsinde “İran karşıtlığı” bulmak mümkün değil. Hatta Araplar arası normalleşmede İran’ın işine gelen boyutlar da var.
Komşularla ilişkileri normalleştirme yöneliminde İran ve Irak’ın tercihleri belli yerlerde çakışıyor. İran tarafından meseleyi ele aldığımızda şöyle bir tablo çıkıyor:
Pezeşkiyan dış politikada reformcu........

© Gazete Duvar


Get it on Google Play