Türkiye Yüzyılı’nda eğitim öğretim başlığı
Bireyleri ve dolayısıyla da toplumları çürüten, gelişiminin önüne setler çeken, yerinde saya saya çöküşe götüren ve mutsuz eden başlıca faktör; potansiyele hitap edecek güncelin yakalanmamasıdır.
Uzun süredir hepimizin konuştuğu eğitim-öğretim başlığımıza dair söyleyebileceğim tek cümle; acilen sil baştana gidilmesi gerekiyor. Hem de kreş ve ana sınıflarından itibaren.
İşin uzmanı olun veya olmayın herkesin vardığı ortak nokta, Türkiye’nin mevcut eğitim-öğretim sisteminin kimseyi mutlu etmediği yönünde.
Madem ki her başlıkta Türkiye Yüzyılı’nı konuşuyoruz o halde en önde, en detaylı ve en derin şekilde eğitim-öğretim sistemi konuşulmalı çünkü toplumlara ve dolayısıyla ülkelere yön verecek farzlardan biri de bu başlık.
2000 yılı ile tüm dünyada beliren teknoloji nesli son yıllarda gelmeye başlayan AI (yapay zeka) nesli ile tüm dünyayı yeni bir eşikten geçirdi.
Mevcut ilkokul öğrencileri bile; kodlamayı konuşur oldu, oturduğu yerden dünyayı tanır oldu, farklı ülkelerden arkadaşlar edinir oldu, robotik kodlama sistemini öğrenir oldu, “iyi veya kötü her konuda” fikir sahibi oldu…
2000 yılı öncesindeki ilkokul öğrencileri ise; okuma yazmayı, dört işlemi, ana başlıklarda Türkiye’yi ve ülkenin kurucu-kuruluş bilgilerini, beden eğitimi dersinde sağına soluna dönmeyi öğrenirse başarılı sayılırdı.
90’larda çocuklar her evde olmayan sabit ev telefonlarıyla konuşmayı ya da tetris ile yılan oyunu oynamayı marifet sayarken şimdiki nesil kendi robotunu tasarlamayı, uzaya seyahat etmeyi ve uzayda yaşamayı normal görüyor artık.
Nesiller arası gelişim-teknoloji-zihin farkı bu kadar bariz bir şekilde ortada iken, bir kesimin düşünülen yeni model eğitim-öğretim sistemine karşı gelmesini anlamak mümkün değil.
Öncelikle net bir sorun var; zorunlu eğitim süresi çok uzun, bilgide tekrara düşen sığlıkta ve gereksiz bilgiler........
© Gazete Damga
