“Ya şehit ya da hain kaftanları” yakılıyor
“Sevgiyle ve ilgiyle beslemeden, yüreklerindeki öğrenme heyecanlarına yeni yeni kapılar aralamadan, ufka doğru uzanıp hayallerine ulaşmalarını sağlayacak merdivenleri inşa etmeden, yön bulmaları ve aydınlanmaları için ‘Güneş’ misali yanmayı göze almadan; yeni nesillerin Türkiye adına yeşermesini ve boy vermesini nasıl beklersiniz?” dediğim yerdeyim yıllardır…
Zira tarihi boyunca Ortadoğu ve Anadolu insanına “Ya Şehit Ol Ya Da Hain” seçeneklerinden başka bir şey sunulmadı!
“Şehit ve Hain” renkleri eşliğinde dizayn edilen tablonun getirdiği travmalar eşliğinde kim bilir kaç neslini kaybetti bölge ülkeleri.
Son yıllarda elde edilen huzur-sevgi-saygı-kardeşlik iklimi elbette ki çok değerli ve sahiplenilmesi gereken önemde. Bu nedenle köprüler inşa etmeli, dinlemeli, anlamalı, rehabilite etmeli yürekleri.
Terörsüz Türkiye miladı ile geçmişin küllerinden medet ummadan sadece ve sadece önümüze bakalım ve hızla girdaplardan kurtulalım dedik çünkü mevcut dünya kaosu arasında kaybedecek bir elli yılımız daha yok bunu çok iyi biliyoruz.
Kuzeyimiz, güneyimiz, doğumuz adeta cadı kazanına dönmüşken hep birlikte yeni nesillerin Türkiye adına yeşermesini, kök salmasını, güçlenmesini ve büyümesini sağlamalıyız…
Onları “şehit ya da hain” girdabından kurtarıp herkesi kucaklayan bir anayasa çatısında buluşturmalıyız…
Eğitimi, kalkınmayı, çalışmayı, üretmeyi konuşmalıyız…
Bunca curcuna arasında sesini duyuramayan engelli gençlerimizin hayat yükünü sadece ailelerine yüklememeliyiz… Onları görerek, anlayarak, destek olarak, daha fazla iş........
© Gazete Damga
