menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Devlet ve Kızılelma

12 0
27.06.2025

Milletler yalnızca coğrafya üzerinde değil; şuur, kültür, iman ve ülkü üzerinde yükselir. Tarih sahnesinde uzun süre var olabilen milletlerin, köklü bir devlet geleneğiyle birlikte güçlü bir ruh dünyası da vardır. Bu ruhun en önemli taşıyıcısı ise “millî devlet” anlayışıdır. Millî devlet; sadece sınırlarını koruyan ve kanunlarını uygulayan bir yapı değil, bir milletin inançlarını, dilini, kültürünü, tarihini, sanatını ve ahlakını yaşatan bir medeniyet organizmasıdır. Aynı zamanda sınırsız topraklarda atan nabızlardan haberi olandır. Devlet dediğimiz bu yüksek yapı, ruhunu milletten alır, yönünü ise vahiyden.

Bu ruhun en belirgin simgelerinden biri Kızıl Elma’dır. Asırlar boyunca Türk milletinin yürüyüşünü yönlendiren bu ülkü, bir hayal değil; hedeflerin hedefi, davaların davetçisidir. Malazgirt’te Sultan Alparslan’a, İstanbul’da Fatih Sultan Mehmed’e, Çanakkale’de Mehmetçiğe, 15 Temmuz’da sokağa dökülen aziz millete rehberlik eden mana tam da budur.

Millî devlet, sadece bürokratik bir mekanizma değil; bir iman sistemidir. Bu sistemin harcı, Kur’an’la yoğrulmuş bir millet şuurudur. İmam Gazali’den Necmettin Erbakan’a, Necip Fazıl’dan Arif Nihat Asya’ya, Cengiz Aytmatov’dan Sezai Karakoç’a kadar pek çok mütefekkirimiz bu düşüncenin hem teorisini hem de pratiğini ortaya koymuştur.

Kültür, bu sistemin can damarıdır. Çünkü kültür, bir milletin duyuş ve düşünüş biçimidir. Musikisiyle, şiiriyle, edebiyatıyla, ilmiyle, irfanıyla milletin karakterini mayalar. Kültürel çözülme başladığında düşünce, siyaset, savunma ve ekonomi de zayıflar. Bu yüzden millî devlet, öncelikle kültürel bağımsızlığını korumalıdır. Bugün yaşadığımız çağ, millî ile gayrimillî olanın çarpıştığı bir zamandır. 15 Temmuz gecesi yaşananlar, bu çarpışmanın en açık tezahürüdür. Millet, imanıyla, cesaretiyle, ezanıyla, salâsıyla, dışarıdan yönetilen yapay devlet hayallerini toprağa gömmüştür.

Millî devlet düşüncesi aynı zamanda bir medeniyet tasavvurudur. Sadece bugünü değil, 2053’ü, 2071’i hedefleyen bir perspektifi temsil eder. Bu yürüyüşte yerli ve millî olmak yalnızca siyasî bir tercih değil, varoluşsal bir sorumluluktur. Ve bu büyük yürüyüşte her bireyin bir Kızıl Elması olmalıdır: Kimi için özgür Filistin, özgür Gazze; kimi........

© Gazete Damga