menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Emek piyasasında rekabet yapısı ve asgari ücret

19 17
previous day

GİRİŞ

Şu anda ekonomi haberlerinde ve sosyal medyada en çok tartışılan konulardan biri memurların maaşlarında ciddi reel kayıplar ve işçilerin görece daha yüksek ücret ve sosyal kazanım elde etmesidir. Gerek memurlar ve gerek işçiler, her iki grup da, hak ettiklerinin altında gelir sahibidirler. Kaldı ki, en vasıfsız işçinin elde etmesi gereken en düşük ücreti gösteren asgari ücret de açlık sınırı seviyesinde (bazen de altında) dalgalanmaktadır. Sosyal medyadaki tartışmaların bir kısmı işçi ve memurlar arasında gerçekleşmektedir ki, bu çok anlamsız bir tartışmadır. Her iki grubun da az veya çok, emek sömürüsüne maruz kaldığı durumda birbiriyle dalaşmaları pek makul olmasa gerektir. İkinci tartışma da, işverenlerin Türk ekonomisinde çalışanların verimliliğinin düşük olduğu, ücretlerin çalışanların hak ettiklerinin üstünde olduğu gibi argümanlar etrafında şekillenmektedir. Tabii ki, işverenler daha az ücret ödemek isteyeceklerdir. Mavi ve beyaz yaka çalışanların maaşlarından kırpılan her kuruş, işverenlerin, onları finanse eden finans sektörü ve rantiyelerin, üretim gücü düşen ekonomide bu harcamaları finanse eden dış finansör ve spekülatörlerin cebini doldurmaktadır. Yani mavi ve beyaz yaka çalışan birbiriyle didişeceğine sermaye kesimi ve Hükümete karşı pazarlık güçlerini birleştirirlerse kendileri açısından daha makul bir duruşa sahip olacaklardır.

Bugünkü yazım işin teorik boyutunu açıklamayı amaçlamaktadır. “Emek piyasası nedir?” “Ücret nasıl belirlenir?” “Birçok liberal yazarın söylediği gibi tam rekabetçi emek piyasası insanların derdine deva olur mu?” “Asgari ücret niçin zorunludur ve ne şekilde belirlenmelidir?” Bu yazıda bu ve benzeri soruları cevaplamaya çalışacağım. Bir sonraki yazıda ise bugün asgari ücretin ve diğer maaş ve ücretlerin daha adil bir gelir dağılımı ve daha müreffeh bir topluma ulaşmak için ne düzeyde belirlenmesi gerektiğini anlatmaya çalışacağım.

TAM REKABETÇİ EMEK PİYASASI VE AÇLIK SINIRINDA GEÇİMLİK ÜCRET

Her şeyden önce bizde kendini “liberal” olarak tanıtan yazarların ideal olarak tanımladıkları tam rekabet modelinin emek piyasasına uyarladığında çok farklı sonuçlara yol açacağını söylemek gerekir. Piyasa tiplerinin ve piyasalar hakkında varsayımların oluşturulduğu, buna göre bugün kullandığımız egemen iktisat modellerinin geliştirildiği dönem, hemen hemen sendikaların hiç olmadığı ve iş güvencesinin konuşulmasının bile ayıp telakki edildiği bir dönemdi: Vahşi ve denetimsiz kapitalizm. Bugün Milei ve Trump gibi politikacıların ütopyası olan bu şartlar medeni hiçbir toplumun kabul edemeyeceği şartlardır. “Hocam, biraz daha açık konuşun; hiçbir şey anlamadık?” diyorsanız aşağıda açıkça yazdım.

Tam Rekabetçi emek piyasasında çok sayıda firma alıcı ve çok sayıda örgütsüz işçi de satıcı konumundadır; yani hiçbir tarafın pazar gücü yoktur. Ücret günlük olarak belirlenir, toplu sözleşme, iş güvencesi ve sosyal güvence yoktur. Yeşilçam filmlerindeki amele piyasa geçerlidir. Her şeyden öte emek homojendir yani cerrahından avukatına, generalinden mühendisine kadar herkes vasıfsız işçidir. Bu varsayımlar altında ücret piyasada emek arzıyla emek talebinin kesiştiği düzeyde belirlenir. Bu seviye........

© Gazete Damga