menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Çözülme sürecinde modern toplum I: Einstein, Keynes ve Asimov

10 1
07.04.2025

Son yıllarda Türkiye ve dünya, ardı ardına gelen siyasal, ekonomik ve kültürel sarsıntılarla bir tür istikrar kaybı yaşamaktadır. 19 Mart’ta başlayan siyasi gerginlik bunun son halkasıdır. Bunun öncesinde ise 2021 Eylül ayından bu yana ekonomi politikalarındaki yanlışların faturası nedeniyle eşitsiz gelir dağılımı ve hayat pahalılığı ile karşı karşıya bulunmakta. Bunların temelinde de bütün dünyada etkin olmuş olan pandemi süreci yer almakta. Daha geriye gidersek 2018 Krizi, 15 Temmuz 2016 darbesi, 2012 - 14 arası birinci Çözüm Süreci, 2000’li yıllarda Arap baharları, Turuncu Devrimler, 2008 Krizi… İslam ülkelerinde emperyalist devletlerin güç ve yeniden düzenleme savaşları, yıkılan devletler, kitlesel dış göç… Bütün bunlara tepki olarak bütün dünyada yükselen palyaço kılıklı popülist sağ siyaset… Görülen o ki, Soğuk Savaş sonrası dengelerini yitiren dünya, teknolojik paradigma değişiminin etkisi ile son 25 yıldır sürekli istikrarsızlık ve kaos üreten bir kılığa bürünmüş. Bugün sizlerle farklı disiplinlerden gelen üç düşünür ve bilim insanının bakış açısından olayları ele almak istiyorum. Modern makro iktisadın kurucusu John Maynard Keynes, modern fiziğin temellerini atan Albert Einstein ve kendisi bir kimya profesörü olmasına rağmen bilimkurgu romanlarıyla daha çok tanınan Isaac Asimov. Keynes ve Einstein yıkımın eşiğinden dönmüş bir dünyada kendi alanlarında bilimsel bakış açısına büyük yenilikler getirmiş iki kişidir. Onların yöntem ve bilimsel olgulara yaklaşım tarzı birbirine çok benzemektedir. Nitekim 21 Nisan 2017 bu köşede yayınlanan “EİNSTEİN, KEYNES VE SÜRÜ PSİKOLOJİSİ” adlı bir yazımda bu benzerliğe atıfta bulunmuştum.

(https://www.gazetebirlik.com/kose-yazisi/4931/einstein-keynes-ve-suru-psikolojisi) Dileyen o yazıyı gazetemiz arşivinden alıp okuyabilir. Benzeri şekilde – bir kimyacı olmasına rağmen- toplumsal bilimlerle ilgili ufuk açıcı görüşlerini romanlarda işleyen Asimov’un toplumsal çöküşün sebepleri ile söyledikleri de çok düşündürücüdür. Bu anlamda ilk önce size -diğerlerine göre daha az bilinen- Asimov’u ve eserini tanıtacağım. Daha sonra Keynes ve Einstein’ın küçük birimlerin öngörülemezliği ama kitlelerin öngörülebilirliği ve yönlendirilebilirliği üzerindeki görüşlerini anlatacağım. Son olarak, elimizdeki bilimsel bilgiyle ne yapabileceğimizin sınırını çizmeye çalışacağım.

Bilimkurgu edebiyatının en parlak zekâlarından biri olan Isaac Asimov, yalnızca hayal gücünün değil aynı zamanda bilimsel kavrayışın da dâhilerindendir. Kimya doktoru, bilim tarihçisi, popüler bilim yazarı ve elbette roman ustası olarak Asimov, hem edebi hem de bilimsel dünyada iz bırakmış bir isimdir. Kaleme aldığı üç büyük seri —Robotlar, İmparatorluk ve Vakıf— yalnızca birer kurgu değil, insanlık tarihine, teknolojinin evrimine ve kolektif aklın sınırlarına dair felsefi ve sosyolojik yorumlardır. Onun eserleri, özellikle Vakıf Serisi, matematiğin, sosyolojinin ve tarihin iç içe geçtiği büyük bir entelektüel yapıttır. Asimov’un en büyük mahareti, bilimsel varsayımları edebi bir zemine taşıyıp, okuyucusuna yalnızca gelecek değil aynı zamanda şimdi üzerine de düşündürmesidir.

Vakıf Serisi, galaksinin dört yüz milyar gezegenlik dev bir İmparatorluğun çöküş sürecine girdiği bir gelecekte başlar. Siyasi yozlaşma, kültürel tükenmişlik ve bilimsel ilerlemenin durması, bu uygarlığın tıpkı Roma gibi kaçınılmaz biçimde yıkılacağını haber verir. Ancak matematikçi ve tarihçi Dr. Hari Seldon, geliştirdiği psikotarîh adlı kuramla bu yıkımın ardından yaşanacak karanlık çağı........

© Gazete Damga