Dahası, ilk 45'te rakibine öylesi bariz bir üstünlük kurdu ki..

İlk yarının sonunda topla oynama oranlarında, p'e 0 üstünlük sağlamış olması da, sadece önde yapılan baskının değil, aynı zamanda ayağa paslarla sahayı çok iyi parsellemiş olmanın da sonucuydu..

Buna karşın Jose Morais’in takımın başına geçmesiyle birlikte, üzerine adeta sihirli bir değnek dokunmuş gibi, çok farklı bir oyun anlayışı benimseyen ev sahibinin, ilk yarıda 'penaltı pozisyonu dışında' rakip ceza sahasına bile giremediğini görünce, oldukça yadırgadık..

Ayrıca defansif dizilişte beş oyuncuyla savunma yapmak ve oyunu kendi yarı alanında kabullenmek, yenilen 4 gol için çare olmamıştı..

Kısacası bu peryotta Fenerbahçe; ilk kez savunmasını orta sahaya kadar çıkartarak oynadığı ve rakipten de baskı görmediği için, defansta sağlam durdu, orta sahada dirençli, kanatlarda ise etkiliydi..

Hücumda ise, özellikle İrfan Can Kahveci ve Syzmanski'nin dikine oynamaları sonucu, hem tempo artmış hem de takımın kişiliği ve........

© Fotospor