Nitekim yenilen golden hemen sonra Fenerbahçe tribünleri, "Yönetim istifa", "Ali Koç istifa" ve "..söylesene başkan, ne oldu sözlerin; koskoca Fener'i ne hale getirdin?" şeklinde tezahüratlar yaptı ve buna maç sonrası da sistematik olarak devam etti..

Şimdi gelinen noktada söylenecek tek söz, 'HERKESE GEÇMİŞ OLSUN' dışında bir ifade olamaz..

ŞAYET ALİ KOÇ, MAURİNHO İNADINDAN VAZGEÇİP DERHAL BİLETİNİ KESMEZ İSE..

YENİ SEZONUN EN GEÇ 8. HAFTASINDA KENDİSİ İSTİFA ETMEK ZORUNDA KALIR, şimdiden yazın bir kenara!

Bilindiği gibi başarısızlıkta istikrar aranmaz,

inatlaşma ile de, asla başarı sağlanmaz..

Açık ve net olarak ifade etmek gerekirse, bence Beşiktaş yenilgisi, aslında büyük ölçüde malumun ilanıdır..

Çünkü bu sezon yaşanan dramatik sonu görmemek için 'görme özürlü' olmak gerekirdi..

Ne yazık ki, Mourinho bunu başardı ve FENERBAHÇE'NİN BİR SEZONUNU ÇALDI..

Çünkü Fenerbahçe neredeyse sezon başından bu yana, her maça çıktığında; yalnızca rakibini değil, kendi kimliğini de yeniden keşfetmek zorunda kaldı..

Hoca her maç öncesi tahtaya bambaşka bir onbir yazdı, bir hafta önce formayı sırtında taşıyan oyuncu, ertesi hafta kulübede yer aldı..

Örneğin dün akşam Tadic, Dzeko, İrfan Can ilk onbir de yoktu, ancak bunların yerine José'nin kontenjanından(!) oynayanlar ise; etkisiz, duyarsız ve kişiliksizdi..

Oysa ki; futbolun temel prensibinin, büyük ölçüde ezbere, yani birlikte oynama alışkanlığına dayandığı, bilinen bir gerçek olmasına rağmen..

Bu gerçeğe karşın Jose; adeta bir kimya laboratuvarında deney yapar gibi, her hafta farklı kadroyu sahaya sürmek suretiyle, kendi takımının kimyasını bozan kişi oldu..

Dün akşam Fenerbahçe sahaya çıktığında, tribünlerdeki karamsarlığın, aynen sahaya da yansıdığını gördük..

Ev sahibi........

© Fotospor