Yeni transferlerden yalnızca Archie Brown’un ilk 11’de sahaya çıktığı Sarı Lacivertliler, geçen sezonki dağınık tablodan farklı bir izlenim veremedi.

Önde baskı yoktu, orta saha kırılgandı, kanatlar işlemiyordu..

En-Nesyri ise ileride yalnızlığa mahkum edilmesine rağmen arkadaşlarından pas bekliyor, hatta onlara duvar oluyor, ama destek bulamıyordu..

Fenerbehçe kadrosunda kimin torpiliyle ilk onbir şensı bulduğunu anlayamadığım Mert Müldür'ün; Skriniar ve Oosterwolde ile oluşturduğu savunma bloğu ise, zaman zaman açık veriyordu..

Arda arda yapılan kademe hataları sonucu verilen pozisyon açıklarından birinde, üstelik henüz dk 18' de Timber'in şutu Mert Müldür’e çarparak, Fenerbahçe ağlarıyla buluşunca, bize tribünde peşinen karamsarlığa kapılmamak için mazeret bırakmıyordu..

Üstelik Sarı- Lacivertliler yenik duruma düşmelerine rağmen, bu gole karşı bir karşı duruşta gelmiyordu..

İlk yarı boyunca Fenerbahçe'nin toplamda iki hücum girişimin yanı sıra, kaleyi bulan yalnızca bir şutu vardı..

Feyenoord ise, hem oyunun hem de istatistiklerin hakimi oluyor, attığı 9 şutun, biri golle sonuçlanıyordu..

Nitekim ahadaki bu görüntüsüyle

Fenerbahçe'nin devreyi 1-0 geride kapatması, kaçınılmaz olmuştu..

Devre arası soyunma odasında neler konuşuldu bilmiyoruz ancak, ikinci yarının ilk bölümünde sahada farklı bir Fenerbahçe gördük..

İkili mücadeleleri kazanan, topa daha fazla hakim olan, hücuma hızlı çıkan yani geçişleri daha çabuk yapan ve önde basan ve pozisyon........

© Fotospor