menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

32. Adana Altın Koza Film Festivali Belgesel Günlükleri – 3

11 13
26.09.2025

Adana Altın Koza Film Festivali, her yıl olduğu gibi belgesel seçkisine ayrı bir kıymet veriyor. Bu yıl birçok yapım arasından seçilen 10 belgesel finalist, festival boyunca Adana seyircileriyle salonlarda buluşacak. 32. Adana Altın Koza Film Festivali’nin dördüncü gününde bu finalistlerden üçü daha gösterildi: Burcu Özkaya Günaydın imzalı Araf, Sibel Karakurt’un yönettiği Eskisi Gibi ve Bulut Renas Kaçan’ın Döngü‘sü. Böylece finalist belgesellerden yedisi seyircilerle perdede buluşmuş oldu.

Araf (Yön. Burcu Özkaya Günaydın, 2025)

Araf, deprem sonrası Antakya’yı kadınların bakışıyla kuran yalın ve isabetli bir belgesel. Erkek anlatıcıları sahneden çekip alarak afet sonrası “yas–şok–yardım” şablonunu kırıyor ve gündelik direngenlik üzerinden bir şehir portresi öneriyor. Belgeselin bulduğu en önemli damar, bakım pratiklerini (saç, makyaj, oje, kuaför, giyinip dışarı çıkma) “görünüşle uğraşma”nın ötesine taşıması. Kuaför burada yalnızca bir hizmet mekânı değil; dayanışma ve terapi alanı gibi. Kuaför koltuğu, adeta psikolog divanının gündelik hayattaki karşılığına dönüşüyor. Saçın kazınması ya da fön çekilmesi bir “estetik jest”ten fazlası; yeniden başlama ritüeli. Bu ritüeller, yirmi metrekarelik konteyner yaşamının içinde kahve, kahkaha ve arkadaşlıkla birleşince “acıdan konuşmanın tek yolu ağlamak değildir” diyen bambaşka bir duygu siyaseti kuruluyor.

Biçimde, film yıkım görüntülerinden bilinçli bir şekilde uzak duruyor. Bunun nedeni felaketi estetize etmemek: kamera “yıkıma” değil iyileşmeye odaklanıyor. Klasik röportaj düzeni, sade kurgu ve gösterişsiz ses tasarımıyla duygu sömürüsünden kaçınan bir ton tutturuluyor. Titreyen ses, zorla gözyaşı yerine gündelik sohbet ritmi var. Estetikteki bu tevazu, filmin özünü parlatıyor. Film, kadınlara kendilerini ifade edecek alan açmakla yetiniyor. Araf’ın güçlü bulduğu bir başka sahne hattı, depremin kırkıncı günü defne dallarıyla yapılan gece yürüyüşünden alınan görüntüler. Antakyalı kadınların ellerindeki defne; kentin hafızası, dayanışmanın yerel simgesi ve “çabuk ayağa kalkacağız” diyen bir irade beyanı. Bu seçki, Antakya’yı yara izleriyle değil, yaşam belirtileriyle anlatma tercihini görünür kılıyor: kentin sesi ile kadınların sesi üst üste biniyor.

Hatay’da yerel gazetecilik yapan ve 6 Şubat depremiyle tamamen sahada çalışıp gerçeğin peşinde olan yönetmen, kurgucu ve kameramandan oluşan ekiple ortaya çıkan Araf, deprem belgesellerinde sık rastlanan “felaket pornografisi”ni reddedip yaşama pratiğini merkeze alıyor. “Şehir-kadın” özdeşliği; kuaförün dayanışma/terapi mekânı olarak yeniden tanımlanması; röportajın içten, sömürüsüz........

© Film Hafızası