menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Neo-Merkantilizmin Hortlaması, Ticaret Savaşları ve Korumacılık: Kendi Ayağına Kurşun Sıkmak

10 0
10.04.2025

ABD Başkanı Trump, hiç de şaşırtıcı olmayan biçimde, Çin’e karşı tarifeleri P-105 arasında yükselterek ABD-Çin ticaret savaşlarını başlattı. Sadece Çin’e karşı değil, pek çok başka ülkeye karşı da gümrük tarifelerini yeniden düzenlemek ve çoğunu yükseltmek suretiyle dış ticaret engellerini kendi politik ajandasının araçları olarak kullanacağını gösterdi. Böylece uluslararası ilişkilerde barış, serbest ticaret ve diplomasi döneminin rafa kalktığı, daha çatışmacı, korumacı-kumandacı ve içe kapanmacı politikaların öne çıktığı yeni bir döneme girdiğimiz söylenebilir. Dış ticaret politikaları bağlamında bu günlerde olan biten şey, yani dış ticarette gümrük duvarlarının yükseltilmesi, ithalatın kısıtlanması ve yerli şirketlerin himaye edilmesi esasen merkantilizmin hortlamasından başka bir şey değildir. İhtiyar dünyamız için bunlar yeni bir hadise değildir, bu film daha önce görülmüştür. Bu çerçevede bu yazıda dış ticarette korumacılığın gerekçeleri, korumacılık politikasının kaçınılmaz sonuçları ve serbest ticaretin erdemleri üzerinde durulacaktır.

15-17. yüzyıllarda, sanayi kapitalizminin ve serbest piyasacı klasik liberal iktisadi öğretinin yükselmesinden önceki dönemde dünyada egemen olan merkantilist öğretinin üç temel önermesi vardı: 1) Zenginliğin yahut servetin kaynağı kıymetli maden (altın ve gümüş) stoklarıdır; 2) Dünyada servet stoku sabittir, birinin zengin olması ancak başkalarını fakirleştirme pahasına gerçekleştirilebilir; 3) Dış ticaret “sıfır toplamlı bir oyundur,” yani bir tarafın kârı öteki tarafın zararına eşittir; her iki tarafın da ticaretten kazançlı çıkması mümkün değildir. Henüz kâğıt paranın olmadığı, ithalatın altın ve gümüşle finanse edildiği, yani ithalat yapmanın altın ve gümüş stoklarını eritmek, dolayısıyla kendi kendini fakirleştirmek olarak algılandığı; birilerinin zenginleşmesinin ancak başkalarını yoksullaştırma pahasına yapılabileceğine inanılan bir dünyada öne çıkan politikalar dış ticarette içe kapanma ve korumacılık, başkalarının kıymetli maden stoklarını ele geçirmeye yönelik savaş, işgal, sömürgecilik, yağma ve talandı.

Modern iktisadın kurucusu, klasik liberal iktisadi öğretinin öncüsü, aynı zamanda bir ahlâk filozofu olan Adam Smith (1723-1790) merkantilist öğretinin üç temel önermesine de karşı çıkmış, servetin kaynağı, sabitliği ve dış ticaretin sıfır toplamlı bir oyun olup olmadığı konusunda şunları öne sürmüştür: 1) Servetin kaynağı altın ve gümüş stokları değil, ülkenin elindeki üretken kaynakları (emek, sermaye, toprak ve doğal kaynaklar, girişimci) akıllıca kullanmaktır, yani üretimdir. 2) Servet (zenginlik) sabit bir şey değil, üretim kapasitesi sayesinde artırılabilir, büyütülebilir bir şeydir; dolayısıyla birinin zenginleşmesi ille de başkalarını fakirleştirme pahasına olmak zorunda değildir. 3) Dış ticaret sıfır toplamlı değil, pozitif toplamlı bir oyundur; gönüllü mübadele hem alana hem de satana, yani her iki tarafa da kazanç sağlar; öyle olmasa zaten böyle bir mübadele gerçekleşmez.

Üretim, yatırım, tüketim, tasarruf, bölüşüm ve dış ticaret gibi iktisadi faaliyetlerin nasıl organize edilmesi gerektiği sorusu bağlamında Merkantilizmin doğduğu 14-15. Yüzyıldan günümüze, son 500-600 yıldır dünyada esas itibariyle iki felsefe, iki dünya görüşü ya da iki zihniyetin çarpışmasına şahit olduğumuz söylenebilir. Biri merkantilist, sosyalist, komünist, faşist ve Keynesyen geleneğin öne çıkardığı devletçi, merkezden planlamacı, kollektivist, güdümcü, kumandacı, içe kapanmacı, kendine yeterlikçi, korumacı-himayeci zihniyettir. İkincisi ise serbest piyasacı, bireyci, dışa açılmacı, işbirliği ve uzlaşmaya dayalı, serbest ticaretçi zihniyet. Bu iki zihniyet arasında yaşanan mücadelede sarkaç bazen birinci, bazen ikinci tarafa doğru savrulmakta; bir dönem serbest piyasacı ve serbest ticaretçi politikalar öne çıkarken, bir dönem içe kapanmacı, devletçi ve korumacı........

© Fikir Coğrafyası