Silivri Günlüğü – 26
Selamlar Emre, nasılsın?
Çocuklar iyi mi, ekibin keyfi yerinde mi?
Her salı günümüzün sponsoru, yayın kalitemizin ve yayınlarımızın destekçisi, çözüm ortağımız, Türkiye’nin bilgisayar tedarikçisi İtopya’ya da selam ve teşekkürlerimizle başlayalım.
Umarım benim adımla ve sizin danışmanlığınızla topladığımız bilgisayarların satışı da iyi gidiyordur diyelim ve başlayalım.
Emrecim, dün güne gülerek başladık.
Beni avukat görüşüne götürmek üzere gelen infaz koruma memuru kahkahalarla gülerek “Fatih Altaylı, sayende artık Silivri Cezaevi kantininde güneş yağı da satılmaya başladı” deyince ben de epey keyiflendim.
Ama aslında pazar akşamı keyfim yerine gelmişti.
Sormadan anlatayım niyesini…
Akşam Halk TV izliyorum, CHP’li konuk Gökan Günaydın.
Biliyorsun daha önce söz etmiştim, ben buradan olumlu mesajlar vermeye başlayınca tutuklu belediye başkanlarının avukatları bana kızmaya başlamış, burada neşeli ve keyfi yerinde görünmemin hoş olmadığını iletmişlerdi.
Pazar akşamı, Gökan Günaydın tutuklu başkanlarla yaptığı görüşmeyi anlatırken “Hepsinin keyfi yerinde. Neşeli, kahkaha dolu görüşmeler yaptık hem Ekrem hem Zeydan başkanla” dedi, güldüm.
Bak, neşe ve keyif bulaşıcı…
Dün neşeme laf edenler, bugün neşeli olduklarını söylüyorlar.
Ne hoş, aslında sevindim…
Bugün istersen komisyon konusu ile başlayalım.
Hiçbir somut işlevi olmayacak olan, çünkü yasa ile kurulmamış olan çözüm süreci komisyonunda CHP’nin de olması gerektiğini söyleyen ve ısrarcı olan Abdullah Öcalan.
Çünkü Öcalan biliyor ki, eğer bu süreç bir sonuç alacaksa bunda CHP’nin ve MHP’nin onayı olması gerek.
AKP’nin bugünkü gücü uzun vadede bir anlam ifade etmiyor.
Meşruiyet için CHP ve MHP şart.
Ancak AKP, bu komisyonu özellikle liderinin siyasi geleceği için bir gereklilik olarak görüyor.
Bu durumda, CHP bu komisyona sadece bir temsilci yollamalı
“Kurucu irade olarak, millet adına bir gözlemci yolluyorum” demeli.
Çünkü mevcut yapıda CHP’nin sayısal bir gücü zaten olmayacak.
İktidar ortakları AKP-MHP-DEM birlikte her kararı alabilecek.
Ülkenin en sıcak gündemi olan yangınlara gelince…
Dün Evrensel Gazetesi’nden çok önemli bir bilgi geldi.
Yangına karşı araç, gereç, personel ve elbette uçak alımına para ayırmayan Orman Genel Müdürlüğü bilançosunda ciddi bir kar açıklamış.
O karı da hazineye aktarıp faize ödemişlerdir.
Devletin düşürüldüğü nokta bu işte…
Bu kurumlar kar değil hizmet üretir.
Hizmeti aksatıp, devleti yönetenlerin şatafatı, lüksü, pardon itibari için kaynak üretmeye başlarsan sonu böyle olur.
Eleştiriler geldikçe iktidar sayısal açıklamalar yapıyor.
Her zamanki gibi nitelik değil, göz boyayıcı nicelik ön planda…
Uçak sayısı veriyorlar. Ayıp…
Uçak aldık dedikleri uçaklar Airtractor diye bir ilaçlama uçağının versiyonu…
150 litre civarı su taşıyor.
6 bidon su, ne işe yarar…
Bir de birilerine milyarlar aktararak kiraladıkları birkaç uçak var.
Onlar da bizim derin vadili ormanlara uygun değil.
Çünkü hesap yok, kitap yok, bilgi yok…
Akılları ihaleye eriyor.
Allah aşkına şu Airtractor denilen dandik uçağın fotoğrafını koy da izleyicilerimiz Tarım ve Orman Bakanlığı’nın “Uçak aldık” dediği uçakların ne mal olduğunu, neye mal olduğunu görsün.
Tarım ve Orman Bakanı deyip duruyoruz…
Vatandaşlarımız, izleyicilerimiz Google’a yazıp bir baksınlar Bakan’ın eğitimi ne, uzmanlığı ne…
Liyakat diye niye yırtınıyoruz anlasınlar.
Eskiden bakan uzman olmasa bile, altında tecrübeli bir müsteşar olurdu.
Başkanlık sistemi ile bu da bitti.
Siyasetçi bakanın yanında müsteşar kalmadı.
Yerini yine liyakatsiz ama partili bakan yardımcıları aldı.
Sonuç bu oldu.
Ancak çok da karamsar olmamak lazım.
AKP bir süre daha iktidarda kalırsa orman yangını diye bir sorun kalmayacak.
Çünkü ormanlarımızı bir yandan yangına, diğer yandan AKP’nin çıkardığı yasalarla müteahhitlere peşkeş çekerek yok ediyoruz.
Bu gidişle yakında ormanımız........
© Fatih Altaylı
