menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

PKK kongresi ve Kürt sorunu

99 20
30.04.2025

Öcalan’ın 27 Şubat’ta PKK’ye fesih kongresi toplama ve silah bırakma çağrısını yapmasının ve örgütün yönetici kadrolarının bu çağrıya uyacaklarını açıklamalarının ardından PKK kongresinin ne zaman, nerede ve hangi koşullarda toplanacağı, toplanabileceği üzerine tartışmalar sürüyor. İktidar cephesinden ve Sırrı Süreyya Önder’in hastanede yoğun bakıma alınmasının ardından hem Öcalan ve hem de Adalet Bakanı ile bir görüşme gerçekleştiren DEM Parti’den sürece dair ‘olumlu’ mesajlar gelirken PKK’nin yaptığı son açıklamada kongrenin toplanabilmesi için Öcalan’ın “Parti kongresini yönetir hale gelmesi” gerektiği vurgulanıyordu. DEM Parti ile Adalet Bakanı Tunç arasında 24 Nisan’da gerçekleştirilen görüşmenin de ana gündemini İmralı’da tutulan Öcalan’ın koşullarının düzeltilmesinin oluşturmasını da kongreye yönelik hazırlıklar kapsamında değerlendirmek mümkün. DEM Parti Milletvekili Ömer Öcalan, amcası Abdullah Öcalan ile yaptığı bayram görüşmesinde Öcalan’ın kendisine “Şartlar oluşursa kongreyi yönetebilirim” dediğini ama “Burası Ortadoğu, herkes kendi güvenliğini kendi sağlamalı” vurgusunu yaparak güvenlik garantisi vermediğini söylemişti. Ömer Öcalan ayrıca PKK liderinin kongrenin toplanması konusunda ısrarcı olduğunu da belirtmişti.

Peki, PKK’nin fesih kongresini toplaması ne anlama geliyor? Bu kongrenin toplanmasından kimler neleri umuyor, hangi hesaplar yapılıyor?

İktidar ortağı Bahçeli, geçtiğimiz yılın ekim ayında PKK Lideri Öcalan’ın devreye girip örgütüne silah bırakma çağrısını yapmasını isterken bölgesel gelişmelere dikkat çekmişti. Bahçeli, bu sürecin “başarı”ya ulaşması halinde anayasa değişikliği ve Erdoğan’ın kalıcı başkanlığı ile taçlandırılması gerektiğini de söylemişti. 19 Mart’ta CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı İmamoğlu üzerinden yürütülen operasyonlar, bu sürecin Saray rejiminin muhalefet üzerindeki baskıyı arttırma ve muhalefeti bölme hedefiyle ilişkisini daha görünür hale getirmişti.

Ancak iktidarın onu bölgesel riskleri ortadan kaldırıp fırsata çevirme ve tek adam rejimini kalıcılaştırmak için kullanmak istemesi, ülkenin son 40 yılına damga vuran bir sorunla ilgili bu sürecin sadece iktidarın hedefleriyle açıklanmayacağı gerçeğini de değiştirmiyor. Çünkü bu süreç, iktidarın baskı rejimini kalıcılaştırma ve yayılmacı emellerinin karşısında ülkede demokrasi ve bölgede barış mücadelesinin bir dayanağı........

© Evrensel