Bahçeli’nin komisyon önerisi ve sürecin iki ucu
Yeni sürecin sözcülüğünü yapan Bahçeli, PKK’nin fesih ve silah bırakma kararının ardından Mecliste “Yeni yüzyılın terörsüz Türkiye stratejisi; milli birlik ve dayanışma komisyonu” adı altında bir komisyon kurulması önerisi getirdi. Kürt sorununun çözümünde Meclisin devreye girmesi, CHP ve DEM Parti başta muhalefet tarafından uzun süredir gündeme getirilen bir talepti. Dolayısıyla bu öneri, sürecin şeffaf işlemesi ve farklı toplum kesimlerinin dahil edilmesi bakımından önemli bir adım olacaktır. Ancak bu adımın atılması, iktidarın süreci kendi çıkarları için araçsallaştırma hedefinden vazgeçtiği ya da geçeceği anlamına da gelmiyor.
Bahçeli, 19 Mayıs’ta yayımladığı açıklamasında PKK’nin fesih kararı sonrası sürecin yeni bir aşamaya girdiğini söylüyor ve Mecliste milletvekili bulunan 16 partinin de temsil edileceği bir komisyon öneriyor. Ancak komisyonun, her partinin üye sayısına göre temsilci göndereceği 100 kişiden oluşması ve salt çoğunlukla kararlar alması gibi önerileri, iktidarın sesinin daha çok çıkacağı ve kararları yine iktidar blokunun alacağı bir işleyişe işaret ediyor. Bu durum ‘demokratik işleyiş’ görüntüsünün arkasında iktidarın bu süreci kendi çıkarları için kullanma hesabına dair kaygıları da canlandırıyor.
Bu kaygılar temelsiz değil. Bahçeli, sürecin en başından beri, süreçle birlikte ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin güçlendirilmesi’ hedefini ortaya koymuştu. Öcalan’ın 27 Şubat’taki çağrısı sonrasında Türkgün gazetesine yazdığı yazıda da “Bütün partilerin milli birlik, hedef ve politikalar etrafında Türkiye partisi olarak siyaset yapması” vurgusu üzerinden nasıl bir siyasi dizayn istendiğini ortaya koydu. Milli hedef, Türk-İslam dünyasının hamisi olacak “kudretli bir devlet” haline gelmekti ve bunun için de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni daha da kurumsallaştıracak adımların atılması gerekiyordu.
Bahçeli, son açıklamasında da süreci “Bölücü terör musibetinden kurtulmak” biçiminde tarif ediyor. Dahası Suriye’de SDG’nin (Suriye Demokratik Güçleri) HTŞ’nin geçici yönetimi ile yaptığı 10 Mart anlaşmasını “PYD/YPG’nin silahlarını teslim etmesi”........
© Evrensel
