menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Duvarların ve hayatların katmanları, bilmediğimiz Haydarpaşa

20 23
08.02.2025

BAĞLANTILAR - 31

Bu duvarda neler oluyor? Belki bu tahmin edilebilir ama nereye ait bir duvar olduğunu kestirmek hiç kolay değil. Bu defa Bağlantılar bir duvardan başlayan yolculuk üzerinden aksın.

Sadece İstanbullular değil, kılcal damarlarla Anadolu'dan ona uzananlar ve trenle sık seyahat edenler dahi Haydarpaşa Garı'nı, içinde bulunduklarından daha fazla dışarıdan görmüştür. Bazı yapıların böyle içi hiç yokmuş gibi gelir, fakat bu eksiklikten ziyade başkaca sunduklarının fazlalığındandır.

Neredeyse 4300 gündür kapalı olan Haydarpaşa Garı'nın Türkiye sınırlarının ötesine de uzanan gar fonksiyonu bile isteye çökertildi. Sermayeyle tecrübemiz, gar binasının Kültür Bakanlığı'na devriyle bahsi geçen “kültür” işlevinin ancak “tüketim kültürü” olabileceğini getiriyor akla. Sadece biz ona uzaktan bakanlar değil, gar içinde çalışanlar da başlarına ne geleceğini bilmiyor.

Haydarpaşa Garı'nın yolcularının da bilmediği bir içi var. Bu fotoğraftaki, Haydarpaşa Garı'nın koridorlarından bir duvar.

Restorasyon perdesi değil, dev bir otomobil markasının reklamı için sokulduğu kılıfın arasından geçip Müracaat'a kimliğimi bırakıyorum. Vitraydan süzülen oyuncaklı ışık ve yükselen merdivenlerdeki bordo halı zaman ayarlarımı o salise yeniden düzenliyor. Merdiven boşluklarındaki duvarlarda, büyük çerçevelerin içinden dumanlar arasında kara trenler geçiyor. Bu yağlıboya resimlerden bazılarını bizzat Yedikule Cer Atelyesi'nde çalışan Hekim Yusuf yapmış.

Gar işlemese de TCDD 1. Bölge Müdürlüğü, ki Kapıkule'den Eskişehir'e uzanan bir alandır, hâlâ burada faaliyet gösteriyor. Şöyle düzeltmeli, bir süre sonra, Şubat deniyordu, şimdi Mart'a kalmış, gar arazisinin Kadıköy ucunda bir alana çelik konstrüksiyondan inşa edilen bir yapıda mesai yapacaklar. Bu, her biri karakter sahibi odalardan çıkıp döner sandalyeli bir açık ofise geçecekleri anlamına geliyor. Her gün böyle bir yapının içini soluyarak çalışanlar için bu düpedüz sürgün demek.

Yukarıdaki katlarda yerde halı varsa üst düzey yöneticilerin bulunduğu koridordasınız. 1977'den beri “demiryolcu” olan, 1988'den beri Haydarpaşa Garı'nda çalışan ve şu anda da Trafik ve İstasyon Yönetimi Bürosu'nda büro şefi Tugay Kartal'ın odası floresanlı çıplak koridorlardan birinde. Bu kısım eski okulları, hastaneleri andırıyor daha çok. Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) İstanbul 1 No'lu Şube İşyeri Temsilcisi ve Haydarpaşa Dayanışması'nın demirbaşlarından olan Kartal'ın masasının arkasında, Abbas Duman'ın heykeli denize bakıyor. Dayanışma'nın maskotu olan kedi Abbas Duman ölünce sanatçı dostlarının hediye ettiği bu heykel uzun süre Gar Lokantası'nın önünde durmuş. Oranın da akıbeti belirsiz, lokanta tekrar açılırsa Tugay Bey Abbas Duman'ı ait olduğu yerde bırakacak. Yok açılmazsa, o nereye giderse onunla.

Tugay Bey sayesinde, garın o şahane kulelerinden birinden açılan balkona çıkıyorum. 2017'den beri kurulu olan restorasyon iskelesinin kadrajından şimdiye dek görmediğim bir Marmara açısı seriliyor önüme. Güzel ama bir eksiklik hissi uyanıyor, gözlerim Haydarpaşa Garı'nı........

© Evrensel