Birikim, rant ve teknofaşizm
Tekno feodalizm benzeri tezleri savunan yazarlar, dijital platformları kontrol eden teknoloji oligarklarının veriler üzerinden kurdukları denetim sayesinde büyük rantlar elde ettiklerini ve bu yolla yeni bir egemen sınıf olarak ortaya çıktıklarını tespit ettikten sonra bunun feodalizm benzeri yeni bir iktisadi yapının oluşmasına yol açtığını iddia ediyorlar. Günümüzdeki rant biçimlerini doğrudan feodalizmle özdeşleştirme yönündeki bu eğilim, kapitalizmin kendi içindeki rant olgusuna dair bir kavrayış eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Önceki yazılarda vurguladığım gibi, küresel ekonominin temelde hâlâ kapitalist bir yapıya sahip olduğunu inkar etmek mümkün değil. Teknofeodalizm kavramı ise, giderek dijitalleşen kapitalist ekonominin dinamiklerini çözümlemek açısından muğlak ve analitik olarak yetersiz bir çerçeve sunmaktadır. Dahası, bu yaklaşım kapitalist birikim dinamiklerinin günümüzdeki içsel çelişkilerini açığa çıkarmak yerine, rekabetçi bir kapitalizmi feodal eğilimlere kıyasla daha “ilerici” bir seçenek olarak sunmakta; böylece dolaylı biçimde daha liberal, rekabetçi ve “ılımlı” bir kapitalizme duyulan inancı yeniden üretmektedir.
Büyük teknoloji şirketleri, kârlarını artırmak için bir yandan yeni meta biçimleri üretirken, diğer yandan da veri merkezleri, bulut altyapıları ve yapay zeka gibi çeşitli alanlarda birbirleriyle kıyasıya bir (tekelci) rekabet içerisinde büyük ölçekli yatırımlarını sürdürmekte. Bu dinamik rekabet, feodalizmin durağan toplumsal yapısıyla herhangi biçimde örtüşmüyor. Dolayısıyla, Evgeny Morozov’un yerinde tespitiyle, teknofeodalizm yaklaşımı daha ziyade “tembel rantiyerlere” yönelmiş ahlaki bir eleştiriye dönüşmekte, politik ekonomi analizinin sınırları dışına düşmektedir. Teorik olarak yapılması gerekense dijital ekonominin ve teknolojik dönüşümlerin ortaya çıkardığı yeni yapının iç........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d