menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Karadeniz gezi notları 2: Manzaralı mezarlık

18 1
28.07.2025

“Ayyy ayyy ayyy”, “vayyy vay vayyy”, “oyyy oyyy oy”... Her attığı adımda bu sesleri çıkarıyordu Emin Öğretmen. Bir süre sonra alışacaktık ama ilk başlarda epey endişelendik. “Hocam yorulduysanız biraz soluklanalım” diye birkaç kez sordum ancak o “yok yokk yokk”. “Baypas ameliyatından sonra böyle oldum. Yürürken nefes alıp verirken bu sesleri çıkarıyorum. Köylü de artık alıştı. Uzaktan sesleri duyan ‘aha Emin Hoca geliyor’ diyormuş. Az kaldı, şurası hemen gideceğimiz yer. Oyyy oyy oyy... Ayyy ayy ayyy”...

Yaklaşık yarım saat kadar önce bizi, Tosya-Sinop bölünmüş yolunun sağındaki üç harfli bir marketin önünde karşılamıştı. Bir çay içimi soluklanmak için vızır vızır trafikten yolun karşı tarafındaki salaş kahveye geçtik. Çakıl taşları ve toz toprakla kaplı geniş bir alanda bulunan kahvehanenin önünden her araç geçtiğinde göğe doğru ince bir toz tabakası yükseliyordu. 35-40 dereceleri bulan bunaltıcı bir sıcaklık vardı dışarıda. Kahvenin sundurmasının gölgesinde birkaç masada okey ve kağıt oyunları oynanıyordu.

Emin Öğretmen’in yanındaki bizlere merakla bakan orta yaşın üstündeki adamlar “hoş geldiniz”, deyip yeniden oyunlarına döndüler. Bu ilgisizliğe biraz bozuldu Emin Öğretmen, bizi tanıttı. “Evrensel gazetesinden arkadaşlar. Bu maden sondajları ile ilgili çekim, haber yapmak için geldiler” dedi. Okey tahtasına eğilen başlar bir kez daha kalkıp bize baktı. İfadesiz yüzler, “oo öyle mi? Hoş geldiniz tekrar” deyip yeniden taş şangırtıları, masanın kadife örtüsü üzerine vurulan kağıt pat patlarına döndüler. Masaya her kağıt atıldığında ya da taş vurulduğunda kadife örtüden tozlar yükseliyor, ancak hiç kimse bundan rahatsızmış gibi görünmüyordu.

Aydın Germencik’te, tren istasyonunun yanındaki kahvehanenin bardakları gibi iki yudumda biten birer bardak çay içtik. O sırada Emin Öğretmen kahvedekileri çekimlerimiz için görüş vermeye ikna etmeye çabalıyordu. Hiç kimseden olumlu bir geri dönüş alamadı. En son başına dikildiği yetmişli yaşlarda gösteren amcaoğlu acıklı acıklı baktı Emin Öğretmen’e ve bize. “Tamam siz gidin, gelirim ben birazdan” dedi. Bu söz bile Emin Öğretmen’i sevindirdi. Bize karşı mahçupluğu biraz dağıldı. “Mezarlık yerine gidiyoruz, geç kalma. Oradan yaylaya çıkacağız” dedi. Çayların parasını ödedi ve kalktık.

Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel

Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel

Kamyon trafiğinin vızır vızır olduğu bölünmüş yolda bir süre ilerleyip sağa, dar asfalt bir yola saptık. Çam ağaçları ile kaplı dümdüz bir vadinin içine girdik. O önde bizim araç arkada giderken otomobillerin sağ tarafı çam ağaçları ile kaplı tepeler, sol yanı yemyeşil pirinç tarlalarıyla duluydu.

Dümdüz çizgilerle parsel........

© Evrensel