Dört bir yan yangın yeri: İhmal mi?
Türkiye’nin neredeyse her yanı cayır cayır yanıyor. Ağaçlarının yetişmesi onlarca yıl alan binlerce hektar alan şimdiden kül oldu. Yalnızca şu ya da bu bölge değil, ülkenin alevlere teslim olmayan yeri kalmadı. Orman bir yerde tutuştu mu günlerce sönmüyor.
Tamam, ormanlar sadece Türkiye’de yanmıyor. Balkanlarda da yangın var. Arnavutluk ve Kosova’da da orman yangınları var, Yunanistan’da da.
Tamam, “küresel ısınma” da denen iklim değişikliğinin bir sonucu da orman yangınları. Ve tamam, rekor kırarak artan sıcaklarda küçük bir cam kırığı bile ot ve ağaçları tutuşturabiliyor. Ama “doğal afet” deyip işin içinden çıkılacak yanı yok yaygın yangınların. Kimilerine, enerji şirketlerinin bakım harcamalarını kısması nedeniyle birbirine çarpan elektrik telleri yol açıyor.
Güçlü olasılık, ancak Bursa’da Gürsu’dan Kestel’e çok büyük bir ormanlık alanı yok eden yangının tahrip ettiği bu alanın maden aramaları için ruhsatlandırıldığı iddiasını bir yana bırakalım.
Yalnızca bu yıl değil, geçen ya da bir önceki yıl başlamadı bu büyük orman yangınları. Üstelik giderek yayılıp artıyor yangın alanları. Her şey bir yana hiç mi ders alınmaz?!
İhmal var mı diye tartışılıyor. “İhmal” sözcüğü kifayetsiz kalır. Deveye sormuşlar boynun neden eğri? Diye. Nerem doğru ki demiş. O misal!
Hükümetler yangın çıkartmıyor, yangın çıkartsınlar diye kurulmuyor kuşkusuz. Ancak önceki yıllarda........
© Evrensel
