Muhafazakârlığa devrimci adım
Sanırım Galatasaray’da bugüne kadar Okan Buruk’un muhafazakârlığının test edildiği iki transfer gerçekleşti. İlki Victor Osimhen transferiydi, ikincisi ise Mario Lemina transferi.
Osimhen transferi sonrasında Okan Buruk’un bir yanda iki sezondur bir klasik haline gelen 4213 formasyonunu bir anda kenara attığına şahit olduk. Bir yandan da muhafazakârlığını sürdürdüğünü. Şöyle; Osimhen transferi sonrasında Okan Buruk elde etmiş olduğu iki şampiyonlukta kendisine en çok destek veren iki oyuncuya, Mauro Icardi’yle Dries Mertens’e sırtını dönmedi. Tam tersine vaktini, “Osimhen’li kadroda Icardi’yle Mertens’e nasıl yer verebilirim” düşüncesini kurgulamaya adadı. Sonuçta ilk kez Tottenham Hotspur maçında denenen 3412 formasyonu ortaya çıktı. Ne var ki Icardi’nin Tottenham maçının son dakikalarında ağır sakatlanması sonrasında Buruk’un bu formasyondan vaz geçmesi beklendiyse de görüldü ki Buruk başka bir muhafazakârlığa, 3412 muhafazakârlığına kapılmış.
Buruk’un muhafazakârlığının test edildiği ikinci transferi ise Lemina’nın 2019-2020 sezonundan sonra Galatasaray’a katılması oluşturdu.
Dünkü Rizespor karşılaşmasında Okan Buruk kanımca 90 dakika boyunca dramatik gerçeklerle karşılaştı ve önemli kararlara imza attı. Önce elindeki bu kadroyla 3412 oynayamayacağı gerçeğiyle yüzleşti (ancak bunu maç sonunda farklı biçimde ifade etti), ardından da bu sezon deplasmanda Boluspor’la oynanan Türkiye Kupası da dahil bütün maçlarda sahaya sürdüğü Mertens’i ilk yarı sonunda kulübeye göndererek ilk tutkusuna, 4231’e döndü.
Nereden bakarsak bakalım bu oldukça devrimci bir hamledir Buruk için. Ancak Buruk bununla da yetinmedi; Mertens’i kenara aldıktan sonra forvet arkasına gönderdiği Ahmed Kutucu’nun da 10 numara rolünü yerine getiremeyeceğini hemen fark ederek Lemina’yı sahaya attı. Böylece merkez orta sahayı Mario Lemina-Lucas Torreira ikilisinden kurarak Gabriel Sara’yı da santrfor arkasında oynattı.
Bu değişiklik, Buruk ve Galatasaray adına küçük bir adım olarak kabul edilebilirdi. Ancak sahadaki gelişmeler bir anda atmosferi tam anlamıyla değiştirdi. Böylece karar verdiği bu değişikliğin hem Buruk, hem de Galatasaray adına büyük bir adım olduğuna dair işaretler hızla birikmeye başladı.
Galatasaray’ın yakın tarihinde transferinden sonra yedek olarak sahaya atılmasının ardından oyunu radikal biçimde değiştiren önemli bir isim vardı; Didier Drogba. Hatırlanacaktır deplasmandaki Akhisar Belediyespor maçında oyuna giren Drogba, topla ilk buluşmasında çok uzun yıllar boyunca hatırlanacak türden bir kafa golü atarak Galatasaray’ın talihini değiştiren isim olmuştu. Dün de buna benzer etkiyi Lemina gösterdi ve oyuna dahil olmasının ardından maçın kaderini neredeyse tek başına etkiledi.
Bu yazıda analizimi beş konuyla sınırlandıracağım.
Bunlardan ilki Galatasaray’ın iflas eden oyun düzeni hakkında olacak. Bu bölümde ilk yarıdaki kötü futbolu ele alarak nedenlerini sıralamaya çalışacağım. İkinci konu başlığımı Buruk’un 343 formasyonunun yarattığı temel sorun oluşturacak. Üçüncü arabaşlıkta öze dönüşten, 4231’e dönüşten söz edeceğim. Sonraki ara başlıklarım ise Lemina ile Sara’yla ilintili olacak.
Galatasaray son dönemde ciddi bir ön alan baskısı yapamadığı için çok basit gol yiyebilen, takım savunması neredeyse dibi görmüş bir takıma dönüşmüştü. Bunun çok karışık ve birbirleriyle etkileşim halinde olan birçok nedeni var. Bu nedenleri daha önceki yazılarımda büyük ölçüde ele aldığım için kısa kısa üzerlerinden geçeceğim.
Bu son maddeye ilişkin dünkü maçtan tek örnek vermekle yetineceğim.
Dakika 21.41. Galatasaray hücumunda Abdülkadir Ömür dokunarak topun Barış Alper Yılmaz’ın ayağındayken uzaklaşmasını sağlıyor. Sahipsiz kalan bu topu Rizespor’un sağ beki Taha Şahin kazanıyor. Şahin takım arkadaşı Abdülkadir Ömür’le paslaştıktan sonra topu geri alıyor. Ardından Barış Alper Yılmaz’a çalım atıp Giannis Papanikolaou’ya pas veriyor. O da sol kanattaki Mithat Pala’ya uzun oynuyor. Pala da topu hemen gerisindeki sol bek Casper Højer’e veriyor.
Tam o sırada bire bir eşleşmelere ilişkin görünüm şöyle:
Carlos Cuesta’nın sarı kart gördüğü pozisyonun sekiz saniye öncesine bakıyoruz.
Carlos Cuesta’nın sarı kart gördüğü pozisyonun sekiz saniye öncesine bakıyoruz.
Tam bu anda Galatasaray’da rakibine yakın duran sadece üç Galatasaraylı görüyoruz.
Bunun dışında Galatasaray’da kimseye baskı yapar görünmeyen iki futbolcu daha var: Mertens ve Barış Alper Yılmaz.
Görüldüğü gibi Galatasaray savunmasında kimse tutması gereken adamın başında değil. Herkes kendine yakın olan rakibi tutmaya çalışıyor.
Rizespor hücumuna devam ediyorum.
Top ayağında olan Højer ileriye uzun oynuyor. Bu topu Sànchez karşılıyor, ancak yaptığı kafa vuruşu topu uzaklaştırmaya yetmiyor. Bu sırada boşta kalan Akintola sola çapraz koşu yapıyor. Cuesta’nın takip ettiği Olawoyin de sağa çapraz koşu yapıyor. Bu nedenle Custa Olawoyin’i bırakıp Akintola’yı marke etmeye çalışıyor. Böylece Olawoyin boşta kalıyor. Sànchez’in yaptığı kafa vuruşu da boşta kalan Olawoyin’in olduğu noktaya gidince Galatasaray bir kaosun eşiğine gelmiş oluyor.
Dört saniye sonrası. Sànchez’in kafa vuruşu boşta kalan Olawoyin’in koşu güzergâhına düşüyor.
Dört saniye sonrası. Sànchez’in kafa vuruşu boşta kalan Olawoyin’in koşu güzergâhına düşüyor.
Merkeze düşen bu topa hemen Olawoyin hareketleniyor. Bunun üzerine Cuesta Akintola’yı bırakıp hemen oraya yöneliyor ve Olawoyin’i sarı kart pahasına faulle durdurmak zorunda kalıyor.
İki saniye sonrası. Carlos Cuesta boş durumda topla ilerleyen Olawoyin’i sarı kart görmek pahasına düşürüyor.
İki saniye sonrası. Carlos Cuesta boş durumda topla ilerleyen Olawoyin’i sarı kart görmek pahasına düşürüyor.
Görüldüğü gibi Galatasaray’da Big Bang sonrasını andıran kaotik bir durum hâkim. Bu kaosa sarı kart görmek pahasına Cuesta son veriyor.
Buradan hareketle, en önde 1 2, yani Mertens, Kutucu ve Osimhen’le oynanan 343’ün Galatasaray için aslında en son tercih olması gerektiği tezini savunacağım. Nitekim son dönemde bolca gol yenmesini temelde bu faktörün tetiklediği düşüncesindeyim.
Temelde 343 savunmaya daha ağırlık vermek için tercih edilen bir formasyondur. Zira 343 formasyonunda rakip karşılanırken kanat bekleri üç stoperin oluşturduğu hattın kanatlarına eklenerek en geride beşli savunma hattını ortaya çıkarırlar. Bu formasyon en geride dört futbolcu bulunduran dörtlü formasyona oranla savunmayı artı bir futbolcuyla takviye ettiği için daha güvenilir kabul edilir.
Ayrıca üçlü formasyonların kanat bekleri özel futbolculardır. Çünkü tüm koridor, hem savunma, hem de hücum anlamında onlara emanet edilmiştir. Zaten Galatasaray için asıl zorluk tam da bu noktada başlıyor. Şundan; Okan Buruk’un 343’ü en önünde dar bir hücum hattı var. Arkada Mertens, önde ise dünkü maç özelinde Kutucu ve Osimhen. Ne var ki bu futbolcuların hiçbiri ne zihnen, ne de fiziksel özellik bakımından kanat forvet değil. Bu da kanat beklerinin omuzlarına binen yükü bir kat daha artırıyor.
Galatasaray’da görev yapan kanat bekinin ne tür zorluklar........
© Evrensel
