menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İkinci cemre de düştü

15 0
15.03.2025

Galatasaray’ın yaklaşık iki aydır dalgalı bir denizde yol aldığı ve Okan Buruk’un bu sallantılı gidişata son vermek için arayış içinde olduğu bilinmeyen bir şey değil.

Her ne kadar çarpıcı sonuçları hemen ortaya çıkmasa da Okan Buruk’un uzun sürmüş olan üçlü formasyon denemelerine son vererek yeniden ana formasyona, yani 4231’e dönmesi oyunun yükselmesi adına ilk cemreyi oluşturuyordu.

İlk cemreyi Okan Buruk’un 4231 için doğru futbolcuları bulmak adına Alanyaspor karşılaşmasının ikinci yarısında attığı adım izledi. Dünkü Galatasaray-Antalyaspor karşılaşmasının ardından artık ikinci cemrenin de düşmüş olduğunu söyleyebiliriz. Şundan; doğru formasyonun doğru isimlerle birleşmesi neticesinde doğru ve alışıldık futbol da (ön alan baskısı, hızlı ve doğrudan hücum, doğru hücum yapısı) ortaya çıkmaya başladı.

Ben bu yazıda Galatasaray’ın dün oynadığı futbolu üç alt başlık etrafında analiz etmeye çalışacağım.

Bein Sports Fransa’nın maç yorumcusu Nicolas Sarnak sosyal medyada paylaştığı mesajında Antalyaspor teknik direktörü Emre Belözoğlu’nun sahaya sürdüğü 11’de forvet oyuncusu bulunmadığına dikkat çekince farkına vardım. Gerçekten de Antalyaspor 11’inde gerçek bir santrfor yer almıyordu. Emre Belözoğlu kadroda Adolfo Gaich ve Braian Samudio gibi santrforlar varken sahaya asıl pozisyonu santrfor arkası olan Sam Larsson’u sürmüştü. Belli ki Belözoğlu’nun amacı ilk planda skoru tutmak, daha sonra sahaya süreceği Gaich ve Samudio gibi futbolcularla galibiyete ulaşmaktı.

Ancak maç başlayınca anlaşıldı ki Belözoğlu’nun Galatasaray’a karşı aldığı önlem paketi sadece maça santrforsuz çıkmakla sınırlı değilmiş. Antalyaspor üç stoperin yer aldığı beşli savunmayla (541) oynayacaktı.

Antalyaspor’un 541 formasyonun sahadaki izdüşümü şöyle olacaktı: Sağ kanat beki Bünyamin Balcı, sağ stoper Veysel Sarı, merkez stoper Thalisson Kelven, sol stoper Emrecan Uzunhan, sol kanat beki ise sağ ayaklı Sander van de Streek. Bu beşlinin önünde dörtlü bir orta saha kurgusu: Merkezde Jacub Kaluzinski ve Erdal Rakip ile sağda Soner Dikmen, solda ise Ramzi Safouri. En önde de Sam Larsson.

Daha önce birkaç defa formasyonların futboldaki en önemli faktörlerden birisi olmadığını yazmıştım. Yazıda Antalyaspor’un maça formasyon değişikliği yaparak üçlü savunmayla başlamasına dikkat çekmemin tek nedeni var: Üçlü formasyonlar Galatasaraylı futbolcuların özellikle ön alan baskısı eşleşmelerinde akıllarını karıştıran bir unsur.

Şundan; normalde Galatasaray’ın forvet hattının eşleşmeleri, dörtlü savunmayla oynayan takımlara karşı şu şekilde gerçekleşiyor: Sağ kanat forveti (dünkü maçta Yunus Akgün’dü bu isim) rakibin sol bekiyle, santrfor (Victor Osimhen) ve santrfor arkasındaki oyuncu (Álvaro Morata) rakibin iki stoperiyle, sol kanat forveti de (Barış Alper Yılmaz) rakibin sağ bekiyle eşleşiyordu

Ancak Galatasaray’ın rakibi üçlü oynuyorsa bu eşleşmeler genelde saatin dönüş istikametinin tersine kaydırılıyordu. Bunun sonucunda da Galatasaray’ın sağ kanat forveti rakibin sol stoperiyle eşleşiyordu. Bu eşleşme matriksi doğrultusunda Galatasaray’ın sağ beki de rakibin sol kanat forveti yerine sol kanat bekini marke ediyordu.

Örneğin dünkü maçta Yunus Akgün Antalyaspor’un sol beki Streek yerine sol stoperi Emrecan Uzunhan’la eşleşti. Bu eşleşme matriksi doğrulusunda Galatasaray’ın sağ beki Przemyslaw Frankowski’nin marke etmesi gereken oyuncu da, rakibin sol kanat forveti değil, Antalyaspor’un sol kanat beki Streek oldu. (Biliyorum, bu yazdıklarımın çoğu okurda nezdinde hiçbir karşılığı yok, ancak yine de yazmak istedim. Zira futbola geometrik planda bakanlar için bir anlam çerçevesi oluşturabilmek amacındayım.)

Geçen yazıda da dikkat çekmeye çalıştığım gibi, Galatasaray’ın ilk 11’inde kış transfer döneminde gelen oyuncu sayısı hiç de az değil. (Dün üç yeni oyuncu vardı sahada: Frankowski, Eren Elmalı ve Morata). Aynı yazıda, yeni oyuncuların ön alan baskısı konusunda yeterli eğitimden geçmeden sahaya sürülmelerinin Galatasaray’ın oyununu aşağıya çektiğinden de söz etmiştim.

Her ne kadar bir kaosa dönüşmese de dün maç başladığında Galatasaray’ın eşleşme sorunları yaşamaya devam ettiğini gördük. Tahmin edilebileceği gibi bunun ana nedeni sınavda sorulan sorunun Galatasaray’ın çalıştığı yerden çıkmamasıydı.

Antalyaspor beklendiği gibi dörtlü savunmayla değil, üçlü savunmayla sahaya yayılınca Galatasaraylı oyuncuların hafta boyunca yaptıkları taktik antrenmanlardaki çalışmalarını yeni duruma adapte etmeleri biraz zaman (yaklaşık 20 dakika) aldı. Bu zaman diliminden sonra Galatasaray uzun bir süre sonra alamet-i farikası olan ön alan baskısını etkili biçimde işletmeye başladı. Bunun sonucunda da yine uzun süreden beri kaybolmuş olan ayrılmaz savunma-hücum sarmalı (Galatasaray’da iyi hücum iyi savunmaya dayanıyor) yeniden ortaya çıktı.

Galatasaray’da iyi hücumun iyi savunmaya dayandığı tezini biraz daha iyi anlatabilmek amacıyla bir örnek vermek istiyorum.

Dakika 28,57. Antalyaspor, kaleci Kenan Piriç’in sol stoper Emrecan Uzunhan’a kullandığı aut atışıyla oyunu hareketlendiriyor. O da çizgi üzerinde bulunan Streek’e aktarıyor topu. O sırada sahadaki eşleşmeler aşağıdaki gibiydi.

Galatasaray’ın ilk golünün 22 saniye öncesine ile ön alan baskısında eşleşmelere bakıyoruz.

Streek derine ve merkeze gelen takım arkadaşı Safouri’ye pas vermek istiyor. Ancak Sànchez bunu seziyor ve hemen hareketlenerek topu kazanıyor.

İki saniye sonra. Sànchez Antalyasporlu Safouri’ye gelen topu yaptığı baskıyla kazanarak Galatasaray’ı hücuma çıkarıyor.

Sànchez önce çevre kontrolü yaparak boşa kaçan takım arkadaşı olup........

© Evrensel