menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Biz bu kafalara gelemedik abi…

27 1
18.06.2025

Bilmediğini bilmek Atina dünyasındaki en bilge kişi yapmış Sokrates’i. Çokça anlatılan bir kıssadır: Sokrates, Delphi kâhini tarafından “en bilge kişi” ilan edilir. Ama Sokrates buna çok şaşırır çünkü kendisini yaşadığı toplumdaki diğer insanlara göre, hele hele yöneticilere, politikacılara, zengin tüccarlara, hâkim, komutan vb.’ne göre oldukça bilgisiz biri olarak görür. Kafasına yatmayan bu işi araştırmaya başlar, hülasa anlar ki, diğer insanlar da bilgisizlik içindedir ama onlar bu bilgisizliklerinin farkında değillerdir. Sokrates’in farkı ise bilmediğini bilmesidir. Buradan, Sokrates'in o meşhur “bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir” ifadesi doğar. Böylelikle kâhinin neden Sokrates’i en bilge kişi olarak ilan ettiği de açıklığa kavuşur.

Buna göre gerçek bilgelik, bilgi iddiasında bulunmadan önce cehaletinin farkına varmaktan geçer. Bu “Sokratik cehalet” bir tür epistemik alçakgönüllülüktür aslında. Ne bildiğini ve ne bilmediğini bilmeye bir çağrı... Ne kadar basit, değil mi? Ama anlaşılan o kadar da zor...

Bilmediğini bilmediğin zaman inanmak istediklerini bilirsin mesela. Bilmediğini bilmemeyi de aşan bir haldir bu. İnsan bir nedenle söz konusu şeyin gerçek olduğuna, öyle olduğuna inanmak ister. Bu, gerçeklikle desteklenmemiş olabilir ama insan bunu bilinçli olarak kabullenir. Bu bilinçli tercihler zamanla alışkanlığa dönüşür. Yani kişi bir şeyin öyle olduğuna o kadar inanmak ister ki, sonunda o inancı sorgulamaz hâle gelir.........

© Evrensel