menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Geri çağırma hakkının ilk adresi: Paris Komünü

21 2
28.08.2025

Bir makama halk oylaması ile seçilen bir kişi görevini kötüye kullanırsa ya da verdiği sözleri tutmazsa ne olur? Oy verdikten sonra seçmenler sadece pişmanlık mı duyar? Yoksa seçtikleri kişiyi o görevden geri çağırma hakkı da var mıdır?

Her ne kadar nadiren usulünce uygulansa da geri çağırma hakkı, Paris Komünü’nden Ekim Devrimine kadar uzanan bir geçmişe sahip. Hatta bu hakkın izlerini yakın tarihte, örneğin Venezuela’da da görmek mümkün.

Biz 1871’e giderek ilkine, yani Paris Komünü’ne uzanarak ‘geri çağırma hakkına’ bir giriş yapalım.

Paris Komünü ile kurulan yönetim sadece ilk işçi sınıfı iktidarı deneyimi değildir. Her ne kadar iki ay gibi kısa bir ömre sahip olmasına rağmen bugün bildiğimiz temsili demokrasi biçimlerinden çok daha ileri ve doğrudan bir demokrasi modeli ortaya koyulur. Örneğin Komün’ün seçtiği çeşitli kamu temsilcileri gerek duyulduğunda halkın verdiği görevden geri çağrılabilirler. Temsili demokrasi sadece seçim anını değil, seçim sonrasını da kapsar. Buradaki asıl amaç keyfi atamaların ve profesyonel siyasetçilerin önüne geçmektir. Yani geri çağırma hakkı, Komün’ün verdiği temsil yetkisinin güvencesidir.

Lenin, Devlet ve Devrim’de Marx’ın Komün’deki ‘geri çağrılma’ konusuna yazdıklarını alıntılar. Fransa’da İç Savaş eserinde şöyle söyler Marx:

“Komün, Paris’in farklı ilçelerinde genel oy hakkı aracılığıyla seçilen belediye meclisi üyelerinden oluşmuştu. Sorumluydular ve her an görevlerinden alınmaları mümkündü. Doğal olarak, çoğunluğu işçiler ya da işçi sınıfı tarafından benimsenmiş olan temsilciler oluşturuyordu...

O ana dek devlet iktidarının bir aleti olan polis, hemen,........

© Evrensel