menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Emperyalizm ve Türk halkı

27 18
15.02.2025

Geçen haftaki yazımda emperyalizmin Türkiye üzerinde farklı dönemlerdeki etkisinden söz etmiştim. Kısaca özetlemek gerekirse; sadece 1930’lar devletçilik dönemi hariç, her dönemde emperyalist ekonomimiz üzerinde başat olmuş ve ekonominin potansiyel büyüme haddini yakalamasını engellemiştir. Kuruluş döneminde siyasi baskılarla gümrüklerimize dahi hâkim olamadan 1929’da derin bir krize sürüklendik. Süreç devam ederek, demokrat parti döneminde ticari emperyalizm; planlama döneminde montaj emperyalizmi; Özal döneminde finansal emperyalizm ve son dönemde de ulusumuzu derin krize sürükleyen neoliberal emperyalizmle karşı karşıya kalmış bulunuyoruz. Devletçilik döneminde emperyalizmin etkisinden sıyrılabilmemiz de, maalesef bizim başarımız değil, 1929 krizi ile Batılı ekonomilerin kendi içlerine kapanarak bizi serbest bırakmalarının sonucudur.

Emperyalizm, kapitalist sistem ağı içinde çevre ekonomilerden merkez ekonomilere kaynak aktarım mekanizmasıdır. Şöyle ki, sistem ağı içinde otonom olarak devreye giren emperyalist etkileşim yöneticilerden bağımsız olarak çalışır ve ekonomik görüntülü çeşitli süreçlerle merkeze kaynak aktarır. Örneğin, gelişmiş merkez ekonomilerden gelişmekte olan ekonomilere yabancı yatırım yapıldığında ve/veya finansal kaynak aktarımı gerçekleştirildiğinde, merkez ülkelere kâr transferi ve/veya faiz transferi ile gelişmiş ülkeler tarafından çevresel konumlu ülkeler üzerinde emperyalist baskı kurulmuş olur. 1923 İktisat Kongresi açılış nutkunda Mustafa Kemal Atatürk yabancı sermayeden söz ederken, ülkemizde emek olduğunu ve bizim kurallarımıza riayet koşulu ile yabancı sermayeye kapımızın açık olduğunu söylemiştir. Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı UNCTAD’ın araştırmalarına göre, çevresel ekonomilerden merkez ekonomilere aktarılan artık değerin üçte birini kâr ve faiz gelirleri oluşturmaktadır. Görülüyor ki, gelişmekte olan ekonomiler atılım yapabilmek için yabancı sermayeye kapı araladığında giren kadifeli eldiven maalesef emperyalist el olarak, merkez ekonomilere kaynak aktarımı işlevi görmektedir. Nitekim günümüz koşullarında da, ekonominin içine girdiği sıkıntıdan kurtarıcı olarak görüp büyük bir arzu ile ülkeye çekmeye çalıştığımız kaynaklar da emperyalist niteliklidir ve günlük sıkıntıları biraz hafifletmekten öte, ülkeye fazla bir katkı yapmadan, üstelik de ilave yük yıkarak ülkeyi terk edecektir. Buna rağmen politikacılar........

© Evrensel