menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dürzilerden sonra hedef Kürtler mi?

55 1
yesterday

Suriye, Esad yönetiminin devrildiği 8 Aralık’tan bu yana bir kez daha kanlı çatışmalara sahne oldu. Sahadaki durum hiç ama hiç iyi değil, gidişat olumlu ihtimalleri hızla boğacak kadar kaotik. Sahadaki on binlerce yabancı ve Arap cihatçının yanı sıra yüz binin çok üstünde, siyasi ajandası ya da Suriye’nin geleceği ne olacak gibi dertleri olmayan silahlı adam elini kolunu sallayarak dolaşıyor. Elbette her geçen gün kötüden daha kötüye giden bu durum en çok azınlıkları ve ılımlı Sünnileri korkutuyor. HTŞ Lideri Colani, Suriye Geçici Cumhurbaşkanı olalı 7 ay oldu ancak Şam’daki geçici yönetim, devleti ve orduyu kurmak, güvenliği tesis etmek bir yana sahadaki silahlı grupları kontrol etmekten hâlâ çok uzak. Zaten sahadaki silahlı radikallerden ve yağma-güç amacıyla hareket edenlerden oluşan silahlı yapılar, cezasızlık sayesinde cesaretlenip daha da güçlendiler ve büyüdüler.

Eş Şara yönetimi kendisine bile tehdit olan bu başıboş güruha değil azınlıklara gözünü dikti. İşin siyasi, jeopolitik, diplomatik falan filan boyutları bir tarafa, tamamen insani korkularla hareket eden azınlıklar elbette silah bırakmak istemedi ve istemiyor. Suriye’deki 700 bin civarında Dürzi de defalarca “Kalıcı ve kapsayıcı bir anayasa hazırlanmadan, can ve anayasal hakları garanti altına alınmadan, devletin inşası aşamasında kendilerine de yer verilmeden silah bırakmayacaklarını” açıkladı. Hem Dürziler hem de Kürtler ve bu gruplara yakın olan ılımlı Sünniler için silah bırakmak demek, sahadaki radikallerin, yağmacıların, kanunsuzların açık hedefi haline gelmek demek. Bu yüzdendir ki, bu kesimler Alevileri gösteriyor ve “Silah bırakalım da sonumuz Aleviler gibi mi olsun?​” diyor.

Yetmezmiş gibi Suriye’deki azınlıklar başta olmak üzere halk bir kere daha bölgesel nüfuz savaşlarının aparatı olarak kullanılıyor. Bu defa konu Dürziler, ve İsrail bir kez daha sahnede ancak bu defa durum öncekilerine göre çok daha tehlikeli ve Suriye’nin Lübnanlaşmasına bile yol açabilecek dini-mezhebi bir bölünme riski çok daha yüksek.

Geçen hafta cumartesi gününe geri dönelim. Şam ile, Dürzilerin yoğun olarak yaşadığı, dini ve kutsal mekanlarının olduğu Süveyda kenti arasındaki yolda Dürziler ile Bedevi Arap aşiretler arasında çatışma olduğu duyuruldu. Önce çatışmanın Şam-Süveyda yolunda bir aracın çalınmasından dolayı başlayan husumet sebebiyle patladığı söylendi ki, bu olası. Çünkü Şam-Süveyda arasında Bedevi Araplar yaşıyorlar ve iç savaştan çok öncesinden beri hırsızlık vs. dahil birçok sebepten sık sık gerilimler olabiliyor. Ancak bu bölgedeki Bedevi Arap nüfusunun sayısı da silahlı gücü de savaşçılığı ile bilinen Dürzilere saldıracak seviyede değil.........

© Evrensel