Düşük ücret çıpası
1980 sonrası uygulanan yapısal uyum politikalarıyla birlikte bir taraftan emeğin maliyeti azaltılırken, diğer taraftan sendikal haklar zayıflatıldı ve kamu istihdamı adım adım piyasa ilişkileri içine çekildi. Son yıllarda yapılan kamu protokollerinin bilinen anlamda bir toplu pazarlık süreci olmaktan çok, ücretler ve sosyal hakların sınırlandırıldığı siyasal metinlere dönüşmesi kesinlikle tesadüf değil.
Türkiye’de uygulanan emek rejimi uzun süredir sermaye birikimini önceleyen sınıfsal bir yönelime girmiş durumda. Bu yönelimin en görünür tarafı ise ücretlerin baskılanması olarak karşımıza çıkıyor. “Düşük ücret çıpası” olarak ifade edilebileceğimiz bu uygulama, iş gücü piyasasında ücretlerin yukarı doğru hareketini engelleyen, kalıcı bir tavan mekanizması oluşturmuş durumda.
Devlet, kamu işçilerine ve memurlara yaptığı düşük zamlarla özel sektör patronlarını da düşük zam yapmaları için cesaretlendiriyor. Böylece kamu emekçilerinin ücretleri satın alım gücü açısından her zam döneminde fiilen adım adım geriletilirken, milyonlarca özel sektör çalışanının ücret zammı talepleri daha baştan bastırılmış oluyor. Bu durum, burjuva iktisatçıların........
© Evrensel
