Müslüman düşmanı Hegseth ve ‘İslami rejimler’in suç ortaklığı
Savaş Bakanı Pete Hegseth, Amerikan tarihinde bir ilke imza attı. Acil bir durum olmamasına rağmen dünyanın dört bir yanına dağılmış 800 Amerikan general ve amiralini bir salona toplayıp, altmış dakikaya yakın, şiddeti açıktan öven bir konuşma yaptı.
Toplantının temel mesajlarından biri, askeriyenin savunmak için değil, öldürmek için var olduğuydu. “Savaşa hazırlanmalıyız, savunmaya değil … Düşmanlarımızı korkutmaları, morallerini bozmaları, öldürmeleri için, savaşçılarımızın ellerini çözüyoruz.”
Bu sözler, içinde bulunduğumuz dönemin ruhunu ifade ediyor. Devletler, yaldızlı bir zırhın ardında sakladıkları özlerini açığa vuruyorlar artık, utanmadan. Yanlış anlaşılmasın… Devletin özündeki sınıf tahakkümü etrafına sarılan “rıza” zırhı, bir kandırmacadan ibaret değildir. Birçok modern devlet, toplumu korur, kollar, geliştirir, eğitir, refahını arttırır - bunları her zaman hakkaniyetli şekilde yapmasa da. Bu uygulamalardan kaynaklanan kırık dökük “medenileşme”yi, devletin bir lütfu değil ezilenlerin kazanımı olarak her zaman sahiplenmeliyiz. Ama devletin özü yine de tahakküm ve şiddettir.
Örgütlü halk hareketleri tarafından kuşatılan devletler, özlerini mümkün olduğunca saklamaya çalışır. Hegseth’in diliyle söyleyelim: savaşçılarının ellerini bağlar. Bu tehdidin ortadan kalktığı durumlardaysa, özellikle de imparatorluklar geriler ve düşerken, oyunun rengi değişir. Devlet kendi sırrını ifşa eder.
Devletin başka bir özelliği de sınıf tahakkümünü diğer tahakküm biçimleri ile birleştirmesidir. Kadınlar ve çocuklar üzerinde tahakküm sınıflı toplumların ortak özelliği olmasına rağmen, diğer tahakküm biçimlerinin ne kadar merkezde olacağını, tarihsel koşullar........



















































