menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türk, Kürt, Arap peki sonrası? 

31 11
18.07.2025

Erdoğan’ın son günlerdeki “önemli” iki açıklamasından birisi bölgede, “Türk, Kürt, Arap’ın birlik olması” yönündeki açıklaması, diğeri ise “AKP, MHP ve DEM’in birlikte yürüyeceği” açıklaması oldu. “Birlikte yürüme” açıklaması İmralı heyetinde bulunan Pervin Buldan ve DEM Parti yöneticileri tarafından reddedildi ve bunun “süreç”le sınırlı olduğu, devletle, yani onu kim yönetiyorsa onunla yapılan görüşmelerden ibaret olduğu açıklandı. AKP sözcüsü de Erdoğan’ın açıklamasını süreç vurgusuyla “düzeltmek” zorunda kaldı. Böylece Kürtleri iktidarın faşistleştirme operasyonunun dayanağı olarak ilan eden sağlı, sollu “tespitlerin” zırva olduğu yeterli açıklıkta ortaya çıkmış oldu. Kürt sorunu ülkenin genel olarak bütünüyle demokratikleşme sorununun bir parçasıdır ve güncel çözümü oradadır, Kürtlerin tutumu da bu yöndedir. Nokta.

Gelelim bu yazının asıl konusu olacak ikinci açıklamaya: Bu açıklama sadece “ümmetçi” değil, aynı zamanda Farsları, Yani İranlıları dışlayan yanıyla mezhepçi bir açıklamadır. Bu açıklama aynı zamanda içerik itibarıyla Barak’ın “Osmanlı millet sistemi” ile ilgili açıklaması ile aynı niteliktedir ve bölgede ABD emperyalizminin çıkarlarına bağlanmış politikalara bağlanıldığının kanıtıdır. Çünkü bu “birlik” bölgede İran’ı hedef alan niteliği ile gerici ve saldırgan bir tutumun ifadesidir. Açıkçası “Ümmetin birlik olmasının ne zararı var” diye geçiştirilecek bir açıklama değildir. Çünkü bu açıklamanın merkezinde ABD’nin bölgesel çıkarına eklemlenme ve ganimetten pay kapma umudu olduğu açıktır. Burada İran’ın sadece İran olmadığı, Rusya ve Çin’le ilişkilerinin boyutu ve ABD’nin bu devletlere karşı tutumu da dikkate alınmak ve Türkiye’nin nerede konumlandırılmak........

© Evrensel