Bir haberin analizi: Bay Barrack ne diyor?
ABD’nin yeni Türkiye Büyükelçisi Tom Barrack geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabından aşağıda bir bölümünü aktaracağımız tespitleri paylaştı.
“Batı, bir asır önce haritalar, manda yönetimleri, çizilmiş sınırlar ve yabancı yönetimler dayattı. Sykes-Picot, Suriye’yi ve daha geniş bir bölgeyi barış için değil emperyal kazanç için böldü. Bu hata nesillere mâl oldu. Bunu bir daha yapmayacağız. Batı müdahalesi dönemi sona ermiştir. Gelecek, bölgesel çözümlere, ortaklıklara ve saygıya dayalı bir diplomasiye aittir. Başkan Trump’ın söylediği gibi, ‘Batılı müdahalecilerin Ortadoğu’ya gidip, nasıl yaşanacağı ve kendi işlerinizi nasıl yöneteceğiniz konusunda dersler verdiği günler geride kaldı’. Suriye’nin trajedisi bölünmüşlük içinde doğdu. Suriye’nin yeniden doğuşu saygınlık, birlik ve halkına yatırımla gerçekleşmelidir. Bu da hakikatle, hesap verebilirlikle ve bölgeyle birlikte çalışmakla başlar. Bir sorunu ortadan kaldırmadan geçiştirmekle değil. Türkiye, Körfez ülkeleri ve Avrupa ile beraberiz. Bu kez askerler, nutuklar ya da hayali sınırlarla değil”…
Bu tespitler özellikle iktidar destekçisi medya tarafından heyacanla karşılandı. Ama heyecanlananlar onlarla sınırlı değildi. Onların dışındaki bazı kesimlerde bu açıklamaya olumlu yaklaştılar, bazıları bu düşüncelerin “samimi olup, olmadığını” tartıştılar. Görünüşe bakılırsa ABD’nin Ortadoğu’ya müdahalesi bitiyor, Suriye ve bölge kendi haline bırakılıyordu. Oysa bu açıklamada söylenenler bu yorumların tam tersini ifade eden tespitler içeriyordu. Barrack’ın açıklamasını tek cümle ile özetlemek gerekseydi bunu ‘bölgede çizilen eski -o zaman sınırların çiziminde ABD yoktu- sınırlar tarih oldu, şimdi yenilerinin çizilmesi gerekiyor’ olarak özetlemek mümkün olurdu ve ABD bu açıklamasıyla bölge politikasını “yenileme” niyetini açığa vuruyordu. ABD’nin Ortadoğu’ya ilişkin emperyalist politikasının özü değişmiyor, ama yaklaşım ve üslup gözden geçiriliyordu. Peki ama buna neden ihtiyaç duyulmuştu?
Hatırlanacağı gibi ABD Ortadoğu için bir önceki dönemde BOP’u -Büyük Ortadoğu Projesi- ortaya atmış, Erdoğan’da bölgedeki “eş başkanlardan” birisi olmuştu. Şimdi BOP’tan bahsedilmemektedir. ABD’nin Dışişleri Bakanlığı’mım raflarında emperyalist proje çoktur. Bunların adları, sunulmaları, biçimleri değişebilir ama emperyalist özü değişmez. ABD emperyalizminin Ortadoğu’da her istediğini yaptıramasa da genel olarak egemen olduğunu, ekonomik çıkarları sınırlı olsa da, önemli ticaret ve geçiş noktalarını denetleme gücüne büyük ölçüde sahip olduğunu hatırlatmak gerekiyor. Ulaşım ve ticaret yolları denildiğinde de sertleşen ABD-Çin rekabetinin bölgedeki yeniden dizayn politikalarına damga vurmaması beklenemez. Dünyanın hemen hemen her bölgesinde keskinleşen ABD-Çin rekabetinin Ortadoğu’da da keskinleşmesi kaçınılmazdır ve eğer ABD kendi çıkarlarını güvenceye alacaksa bunu ancak bölgenin güçlü devletlerine -özellikle onları zorlayan konular üzerinde- belirli tavizler vererek yapabilir. Örneğin Kürt sorununda Türkiye’ye hamilik, Suriye’de kısmi hareket serbestliği vb. bunların karşılığında ABD’nin bölge politikalarına tam bir biat.
Merkezinde özellikle ABD ve Çin’in olduğu, ama onlarla sınırlı olmayan AB, Rusya vb.........
© Evrensel
