Yapay Zekâ ve İnsan İlişkileri
Birlikte çalışıyor, birlikte öğreniyor ve her geçen gün biraz daha dönüşüyoruz. İnsanlık tarihi boyunca teknolojiye hep mesafeli bir hayranlıkla yaklaştık: önce makineler, sonra yazılımlar, şimdi ise yapay zekâ… Artık yalnızca görevleri değil, ilişkileri de şekillendiren bir teknolojiyle karşı karşıyayız. Ve bu teknoloji, sadece işin verimliliğini değil, insanın varoluşsal bağlarını da etkiliyor.
Peki, bu yeni çağda yapay zekâ ile kurulan ilişkiler yalnızca araçsal mı kalacak? Yoksa yeni bir duygusal, düşünsel ve hatta sosyal çağ mı başlıyor?
İnsan Zekâ (Yapay) = Yeni İlişki Biçimi
Yapay zekâ ile kurduğumuz bağlar artık bir “komut-ver-işlem-yapsın” düzeyinde değil. Biz, onunla konuşuyor, cevaplarını merak ediyor, bazen gülümsüyor, bazen düşünmeye dalıyoruz. Çünkü karşımızda artık bir algoritmadan çok daha fazlası var: yansıtma alanı.
İtalya’da bir kadının ChatGPT tabanlı bir yapay zekâ ile “duygusal bağ kurup evlenme kararı alması” sadece magazinsel bir başlık değil, aynı zamanda sosyolojik bir kırılma. Bu olay, dijital varlıklarla duygusal ilişki kurma fikrinin gelecekte nasıl daha doğal karşılanabileceğine dair ipuçları veriyor.
Yapay zekânın iş dünyasındaki etkisi, yalnızca üretkenlik ya da otomasyonla sınırlı değil. Aynı zamanda insanların işyerindeki bağlılık, stres ve yalnızlık gibi temel duygularını da etkiliyor. Son yayımlanan büyük ölçekli raporlar bize bu konuda net sinyaller veriyor:
· Gallup 2025 Küresel İşyerinin Durumu Raporu’na göre, çalışanların !’i günlük olarak yalnızlık hissi yaşadığını bildiriyor. Bu oran, geçtiğimiz yıla kıyasla artış........
© Eurovizyon
