The Gavur!...
Osmanlı İmparatorluğu’nun gerileme döneminde gayrimüslim vatandaşlara; onları devlete daha sadık hale getirmek ve böylece azınlıkların bağımsızlık ilan etmesini önlemek amacıyla bir dizi yeni haklar tanınmış…
1856 yılında “Islahat Fermanı” adı altında yasalaştırılan bu haklar arasında, müslüman olmayan tebanın, artık “gavur” ismiyle anılmasının yasaklanması maddesi de var…
Anlayacağınız; günümüzde bazı siyasetçilerin maksatlarını daha açık bir şekilde beyan etmek için kullandıkları bu “gavur” kelimesine irrite olma konusu yeni değil…
Türkiye, zaman zaman dış güçler tarafından iyice sıkıştırılıp yalnız bırakıldıkça; ülkeyi yönetenler, buna karşılık “yerli ve milli” politikalar geliştirmek zorunda kalıyor…
Hatta bu politikalara kolayca taraftar bulabilme sorunu, sanıyorum “gavur” kelimesinin hafızalardan silinmesini de engelliyor!...
Şurası bir gerçek:
- Siyasetçinin eline geçen ya da siyasetçinin diline düşen ne varsa anında siyasallaşıyor!...
Bu ister bir kurum olsun, ister bir yapı veya isterse herhangi bir kelime… İnanın hiç fark etmiyor…
Aynen “gavur” kelimesinde olduğu gibi!...
Literatürde, “zalim, acımasız ve merhametsiz” gibi anlamlarla kullanılan bu sözcük, politikacıların diline pelesenk olunca, zamanla sadece “müslüman olmayan” kitlelere yakıştırılan bir sıfat haline dönüştürülmüş!...
Haliyle bugün herhangi bir yerde kullanıldığında, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” unsuru olarak değerlendirilebiliyor ve nefret suçu iddiasına yol açabiliyor…
Peki; “gavura vurur gibi vurmak,........© Eurovizyon
