Oruç, iftarla başlar…
Bu hafta biraz dertleşeceğim sizinle.
Sosyal medyada önüme düşen bir video beni çok rahatsız etti. Bir diyetisyen arkadaş videoda pancarla yapılan bir salatanın oruç sürecinde tok tutacağını anlatıyordu. Kafamda bir şimşek çaktı ve düşünmeye başladım. Buna bezer binlerce içerik var.
Şunu yersek susamayız, bunu yersek acıkmayız, şunu yaparsak çok rahat geçer…
Dedim ki, bu ibadetin de açığını bulmuşuz. Gerçekten hakkıyla yapabildiğimiz bir ibadet var mı diye merak etmeye başladım.
Ramazan’da da acıkmayacaksak, susamayacaksak, bu nimetlerin kıymetini anlamayacaksak neden oruç tutuyoruz? Aç kalmamak için türlü formüller uydurup yollar aramamızın sebebi nedir? Neden bu korku?
Bir de sonrası var. İftarda bir gelenek olmuş mükellef sofralar kurmak. Tüm gün “aç kalmış” bedenlerimizi ödüllendirmek için normal zamanda özenmediğimiz kadar çok özeniyoruz sofraya. Peki neden? Hak ettiğimiz için mi? Oruç bu mu?
Oruç, iftarla başlar. O nimetlere yeniden kavuştuğumuzda tavrımız ne olacak bu önemlidir. Yağsız, tuzsuz bir çorbanın bile ne kadar kıymetli olduğunu anlayıp şükredecek miyiz?
Oysa biz, sanki bir kürek mahkûmu olarak cezalandırılmışız da serbest bırakılmışız gibi saldırıyoruz türlü türlü yemeklere.
Oruç elbette bundan çok daha fazlasıdır. Ben yalnızca bu yönüne........
© Ensonhaber
