Orhan Veli’nin babası Abdülhamid Han’ın sarayında klarnet çalardı
İstanbul'da Boğaziçi'nde,
Bir fakir Orhan Veli'yim;
Veli'nin oğluyum,
Tarifsiz kederler içinde.
Şiirimizde "Garip" akımının kurucularından Orhan Veli Kanık bir Veli’nin oğludur ama hangi Veli’nin? Hiç merak ettiniz mi?
Asıl adı Mehmet Veli’dir. Peki velinimeti kimdir bu Veli’nin? Tabii ki Sultan 2. Abdülhamid. Oğlu Orhan Veli’nin yazılarında fırsat buldukça hakaret postaladığı Padişah yani!
"Küfran-ı nimet" yani nankörlük diye buna denilir işte. Sen Sultan’ın ekmeğiyle büyü, baban onun sarayından rızıklanıp palazlansın, bu da yetmezmiş gibi Sultan Reşad ve Sultan Vahdettin devirlerinde ihsan-ı şahaneleri cebe indirerek saraydaki Muzika-i Hümayun’da ikinci klarnet olarak görev yapsın, sen de kalk, solculuk ayağına sultanlara nerde fırsat bulursan hakaret üstüne hakaret salla.
Daha önce bir başka solcu yazar, Kemal Tahir’in babasının da "saraylı" olduğunu, Sultan Abdülhamid’in Yıldız marangozhanesinde onunla beraber çalıştığını ve evleneceği zaman Şehzadebaşı’ndaki konaklarını bizzat Sultan’ın hediye ettiğini yazmıştım. Lakin daha neler var, neler!
Cumhuriyet gazetesinin kurucusu Yunus Nadi’nin Malumat dergisinde Sultan Abdülhamid’in cülus yıldönümüne övgüler düzdüğünü de gizler ülkemin aydınları.
Tarihçi Yılmaz Öztuna şu çarpıcı tespitte bulunmuştu:
"Belki benim babam ve dedem de Sultan Abdülhamid’in nimetleriyle perverde olmuş olsaydı ben de onun aleyhinde bağırıp çağıranlardan biri olurdum!"
Şaşırdınız, biliyorum. Normalde tersi olması gerekmez miydi? Hayır.
Neden peki?
2. Meşrutiyetin........
© Ensonhaber
