menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

SİSTEMİN İKİ AKTÖRÜ; MEDYA VE SİYASET

12 0
14.03.2025

Bilindiği üzere toplumlar üzerinde medya çok önemli görevler üstlenmektedir. Medyanın bu önemli görevlerine değinecek olursak bunların başında özellikle haber verme, bilgi sağlama, bireylerin toplumsallaşma bilincine ulaşması, eğitim seviyesinin yükseltilmesine ve iyi vakit geçirilmesine aracılık etmek gelmektedir. Dolayısıyla medya bu işlevleri yerine getirirken hayatımızın da bir parçası haline gelmiş durumdadır.

Global dünya düzeni ve küreselleşmenin de etkisiyle medya sadece belirli işlevlerini yerine getirmekle kalmamış ekonomik ve siyasal alanlarda da etkisini göstermiştir. Bununla birlikte toplumu yönlendiren bir unsur haline gelerek medya-siyaset ve ideoloji dengesi de otomatikman oluşmuştur. Gücün verdiği etkiyle medyanın büyük bir kısmında iktidarın istediği doğrultuda yayın anlayışı hakimken muhalefette bu anlamda sessiz kalmamış ve elindeki bütçe ve o ideolojiye inanmış unsurların desteğiyle kendisine yakın yayın organlarını oluşturmuştur. Bu yayın çerçevelerine örnek verecek olursak haber aynı olsa dahi iktidara yakın A Haber- TGRT gibi TV kanallarıyla muhalefete yakın FOX - Halk TV – Sözcü TV gibi kanalların o haberi kendi ideolojik bakış açılarından verdikleri net bir şekilde görülmektedir.

GÜÇ İKTİDARA SAHİP OLMAKTAN GEÇER

Siyasetin temelini bilindiği üzere farklı çıkar ve düşünce odaklarının birbiriyle çekiştiği tartıştığı ve çatıştığı ortam ve kavramlar oluşturmaktadır. Bu kısır döngü ve çatışmanın nedeni toplumdaki kaynakların kendi eksenleri içerisinde paylaşılma çabasıdır. Bu paylaşımdaki güç ise iktidara sahip olmaktan geçer. Dolayısıyla siyaset sadece bazı kaynakların paylaşım mücadelesi değildir. Siyaset toplumda uzlaşmayı ve bütünleşmeyi hedef alıp, herkesin yararına bir toplum düzeni kurulması için çaba harcarken buradaki diğer amaç ise farklı ideolojilere sahip kitlelerin iktidara sahip olma mücadelesini elde ederek kendi düşünce ve hayat görüşlerini toplum üzerinde hakim kılacak bir etkiyi toplumsal düzen üzerinde hissettirtme amacı taşımaktadır.

Tüm bunlardan yola çıkarak siyaseti, nasıl baktığınıza, ne anladığınıza ve hangi amaca hizmet ettiğinize bağlı olarak şekillenen bir süreç olarak da tanımlamak mümkündür. Akademisyen ve siyaset bilimci İlter Turan’a göre insanlar çeşitli bağlarla birbirine bağlanmış olmalarını ve etkileşimde bulunabilmelerini siyasetin gereği olarak kabul etmektedir.

İletişim mesaj alışverişiyle insanlar arasında “ortaklık sağlama amacı gütmekte, insanların sahip oldukları bilgi, düşünce ve tutumlarını, çeşitli yollarla başka kişilere aktararak toplum içinde benzeşme ve birlik sağlamayı hedeflemektedir. Siyaset bilimci Dan Nimmo da iletişimi, “insanların davranışlarına temel teşkil eden, dünyaya ilişkin imajlarını oluşturan anlamların meydana getirildiği ve bu imajların semboller yardımıyla değiş tokuş edildiği sosyal bir eylem süreci olarak ifade etmektedir.

İnsanlar ve gruplar arasında meydana gelen iletişim, sosyal bir çerçevede gerçekleşmektedir. İletişim sadece bilgi vermez aynı zamanda yönlendirir, ikna eder ve duygulara seslenir. Siyaset, iletişimin bu özelliklerini kullanarak amacına ulaşmaya çalışır. Kitleleri yönlendirmek, verilen mesaja inandırmak ve duygularıyla hareket etmelerini sağlamak için iletişim kilit bir rol üstlenmektedir.

Demokratik sistemin aktörleri arasında kitle iletişim araçları ve siyasi kadrolar önemli yer tutmaktadır. Kitle iletişim araçları sadece siyasi kadroların mesajlarını halka ulaştırmakla kalmaz, aynı zamanda siyasi sistemi denetleme işlevi de görürler. Kitle iletişim araçları siyasal bilgi edinme ve siyasal ilgi düzeyini artırmaya da katkıda bulunurlar. Özellikle seçim dönemlerinde kitle iletişim araçlarının taşıdığı siyasi malzeme yükü daha da artmaktadır.

Kitle iletişim araçlarının toplum ve siyaset üzerindeki etkisini, Amerikalı siyaset bilimci Richard Fagen’in verdiği şu örnek çarpıcı bir biçimde açıklamaktadır: “Eğer 2 bin kişiyi kitle iletişim araçlarında kilit noktalara yerleştirebilecek bir düzenbazlık şebekesi kurabilme imkanı olsa, Amerika’nın tümünü ve dünyanın büyük bir kısmını ABD Başkanının öldüğüne inandırmak işten bile değildir!..“

Kitle iletişim araçları ya da yaygın kullanımıyla medya işte böylesine stratejik bir öneme sahiptir. Siyasetin oluşumunda ve yönlendirilmesinde medya çok büyük bir önem taşımaktadır.

MEYER’E GÖRE SİYASET MEDYA ELİYLE YÖNLENDİRİLİYOR

Medya ile siyaset arasındaki ilişkiyi “Medya Demokrasisi“ isimli kitabında inceleyen Thomas Meyer, siyasetin medya eliyle yönlendirildiğine şöyle dikkat çekmektedir:

“Siyaset alanı medya sisteminin etkisi altına girer girmez önemli ölçüde değişir, medya sisteminin kurallarına bağımlı hale gelir. Medya sisteminin mantığı siyaseti sömürgeleştirirken yalnızca siyasalın betimlenme şeklini ya da diğer sistemlerle ilişkisini yeniden yapılandırmaz siyasal süreci üretim düzeyinde, yani siyasal alanın benzersiz bir yaşam biçimi olarak ortaya çıktığı düzeyde etkiler. Medya mantığının kuralları, siyasal mantıktaki kurucu faktörleri, birçok durumda onlara yeni anlamlar vererek ve medya yasalarından alınan yeni ögeler ekleyerek yeniden kalıba........

© Enpolitik